Canlı Bombalarla Sıra Arkadaşlığı

featured

Üniversite: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu, darülfünun.

Üniversite, bir gencin kendi ayakları üzerinde durmaya ilk kez başladığı yer.

Ebeveynlerin biricik çocukları ile kısa süreli vedalaşmaları. Evlatlarının eğitim hayatı için boğazlarından kısmaları, kimi zamansa emekli olmalarına rağmen çocuklarının okuyabilmeleri için çalışmaya devam etmelerini gerektiren süreç.

Ve en önemlisi “siyasete bulaşma yavrum” nasihatleri ile gönderdikleri eğitim kurumu.

Bizim için ise canlı bombalar ile aynı sıraların paylaşıldığı, hayatta kalma mücadelesi verilen bir hengame.

İstanbul Sultanahmet’te Kenan Kumaş isimli polisimizin şehit olduğu saldırıda patlamayı gerçekleştiren canlı bomba Elif Sultan Kalsen’in Kocaeli Üniversitesi öğrencisiydi. Ankara’da 34 kişinin ölümü 125 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan hain saldırıyı gerçekleştiren Seher Çağla Demir, Balıkesir Üniversitesi öğrencisiydi.

Eğer bu iki katil, zamanında tutuklansaydı(yeterli delil mevcuttu), Türkiye’nin dört bir yanındaki Öğrenci Kolektifleri denilen, PKK’nın üniversite yapılanması Çağla Demir’e ve Elif Sultan’a özgürlük yürüyüşleri düzenlenecek ve çeşitli dergilerinin kapaklarına çirkin suratlarını manşet yapalıcaktı. Bu katillerin, Öğrenci Kolektiflerine üyelikleri delil ile ispat edilmişken, Öğrenci Kolektifleri hakkında bir işlem yapılmaması suça iştirak, azmettirme ve yardım etme kapsamına girmektedir. Filhakika, milliyetçi öğrenciler ve öğrenci gruplarının müdahalesi kesin surette meşru, nefsi müdafaa kapsamındadır. Bugün binlerce olası canlı bomba, ya üniversitelerde fink atıyor, ya da Türk Tabipler Birliği gibi kurumları işgal ediyor.

Üniversiteler şiddetsiz, nefretsiz, hakaretsiz, iftirasız fikir ve ifade özgürlüğünün esas alınması gereken yerlerdir. Çözüm süreci zamanında, üniversite içerisinde Türk Bayrağı ile düzenlenen şehitler yürüyüşünde, polisin “Türk Bayrağını indirin” ikazı bu esasa aykırıdır. Aynı süreç içerisinde Kürtçü Terör Örgütüne mensup birtakım grupların Katil Apo’nun suratının sergilendiği standlar kurup, terör örgütü paçavraları ile halay çekmeleri, öz yönetim ve özerklikle ilgili broşürler dağıtmaları da kanımızca ifade özgürlüğü sınıfına girmemektedir. Maalesef devrin siyasi otoritesi bizimle aynı fikirde değil idi.

Bu devrin siyasi otoritesi ise,

“Afrin Şehitlerine Lokum” etkinliğini düzenleyen vefalı öğrencilerin üzerine kin ve nefret sloganları ile saldıran üniversiteli teröristler hakkında gereğinin yapılmasını emrediyor. Öncelikle umarız “gereğinin yapılması” lafta kalmaz icraate dökülür. Aynı zamanda dünkü eylemler ve bu eylemlerin sahipleri, aynı şekilde bugün ki terörist öğrenciler. Fikrimizce değişen pek bir şey yok.

Gereğinin yapılacağını umduğumuz bu konjektörde, milliyetçi aydınların, gazete ve basın araçlarının, milliyetçi öğrencilerin ve sendikaların “‘üniversiteli teröristler” meselesine yoğun ilgi göstermesi gerektiğini ve aynı şekilde bu meselenin sürekli gündemde tutulması gerektiğini düşünüyor, milliyetçi teşkilat ve kurumların bu mesele üzerine ortak çalışmalar düzenlemesi ricasında bulunuyorum.

#üniversitelerdeterörististemiyoruz

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Canlı Bombalarla Sıra Arkadaşlığı

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.