Alman kimya devi BASF, bugün yaptığı açıklamayla, Doğu Türkistan’ın Korla şehrinde bulunan iki ortak girişim şirketi olan BASF Markor Kimyasal Üretim A.Ş. ve Markor Meiou Kimyasal A.Ş.’deki hisselerini elden çıkaracağını duyurdu. Bu karar, Uygur Hareketi tarafından, şirket sorumluluğu açısından önemli bir adım olarak değerlendirildi ve diğer şirketlerin de bu öncülüğü takip etmeleri çağrısında bulunuldu.
Alman medya kuruluşları Der Spiegel ve ZDF’nin 2 Şubat 2024 tarihinde yayımladığı ortak araştırma, BASF’nin Çinli ortak şirketinin çalışanlarının, 2018 ve 2019 yıllarında Çin devlet yetkilileri ile birlikte Uygur hanelerine yaptığı ziyaretleri ortaya çıkarmıştı. Bu ziyaretler, Uygur topluluğunu gözetleme ve politik olarak yönlendirme amacı taşıyan hükümet girişimlerinin bir parçasıydı.
Uygur Hareketi Lideri Rushan Abbas, BASF’nin bu hareketinin, “Çin rejiminin Doğu Türkistan’daki soykırımı ve insanlığa karşı suçlarından şirket dünyasının ellerini temizlemesinde olumlu bir adım” olduğunu belirtti. Abbas, diğer şirketlerin de derhal bölgeden çekilip ilişkilerini sonlandırmalarının önemine dikkat çekti.
Uygur Hareketi, uluslararası hukuka ve BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkelerine uyum konusunda şirketlerin Doğu Türkistan’dan çekilmesinin gerekliliğini vurguluyor. Ayrıca, Doğu Türkistan’da faaliyet gösteren Volkswagen (VW) gibi diğer büyük şirketlerin de BASF’nin adımlarını takip ederek bölgedeki iş yatırımlarından çekilmeleri gerektiğini belirtiyor.
Bu gelişme, insan hakları savunucuları ve uluslararası toplum tarafından yakından takip edilen ve geniş yankı uyandıran bir konu olmaya devam ediyor. BASF’nin bu kararı, Uygur topluluğuna yönelik baskılar ve insan hakları ihlalleri konusunda artan uluslararası baskının bir sonucu olarak görülüyor.