• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - İstanbul

BASINDA ATSIZ

featured

Basında Atsız, Serkan Akgöz’ün ilk kitabı. Konu edindiği çerçevede gözlemlendiğinde, bu alanda gereken altyapıya, ilmî bilgiye sâhip. Hepsinden öte de, bu kitaba rûhunu kattığı çok belli. Kitapları sâdece okuyan değil, her satırında hislenen, kelimelerin dünyâsında onlarla raks etmeyi sevenler bunu anlayacaktır… Her ilk kitapta olduğu gibi, bu kitapta da yazım hatâları mevcûd bulunmakla birlikte, biz bunları kusurdan değil, ilk heyecânın coşkunluğundan bilir ve yarınki eserlerinde Serkan Akgöz Bey’e başarı dileklerimizi sunarız… Gelelim kitabımıza.

Cumhûriyet târihimizin tırnak içine alınması gereken isimlerinden biri olan Hüseyin Nihâl Atsız’ı, gerek Türk târihine, gerek Türk siyasetine ve hem de edebiyatına sunduğu aziz eserlerinden, gerekse de onu yakından tanıyanların yâhud adını unutturmak istemeyenlerin kalemlerinden ya da tam tersine onu yerin dibine batırmaya çalışmak için didinen tiranların perspektiflerinden okuduk, gördük, anlamaya çalıştık. Neyse ki, büyük Atsız’ın, fağfurların bu zamandaki eski kinlerini kusmaya çalışan askerlerinin geçemediği ve geçemeyeceği kadîm ruhlarla örülü surları vardır; simsarların sâlyalı ağızlarından gizlemeye çalıştıkları kanlı dişlerine meze olmayacak, Orhun ırmağından akan kaynaktan beslenen kalemi vardır. Vâr olsun!

İşte, Basında Atsız kitabı, bu yönüyle diğerlerinden ayrılır. Bilgiler sâde ve sâdece Atsız’ın çağındaki gazete, dergi gibi dönemin güncel basın-medyasını kaynak kullanarak elde edilmiştir. Kitap, 6 bölümden oluşuyor. 1930, 1940, 1950, 1960, 1970 ve o yıllara âid fotoğraflar kısmı. Doğrusunu söylemek gerekirse, en fazla duygulandığım bölüm, 5. bölüm, yâni 1970’ler başlığı oldu…

Genel olarak, bu çeşit târihî hâtırât kitaplarının başrollerini tanımak için, kitaba başlamadan önce ufak çaplı bir araştırmaya gerek duyulsa da, Basında Atsız sizi bu zahmetten kurtarıyor. Okumaya başlamadan önce, sayfa 271’deki fotoğraflara bakarak, hem o dönemi hem de kişi ve kurumlarını sindirmek imkânınız olacaktır. Daha sonrasında gelsin bir devrin Tûran hislerinden dolayı ziyâdesiyle baskıya uğramış menkûbu.

Şunu bütün samîmiyetimle itirâf etmek isterim ki; başlarken, ‘zâten makâlelerini okuyarak, o dönemi öğrenmiştim.’ dediğim kitabı, bitirdiğim zaman ’emeklerine sağlık Serkan ağabey’ duâsıyla noktaladım. Çünkü bu kitap, sağ veya sol, Türk ya da etnik penceresinden değil, bütün bir Türkiye’yi idâre eden yönetimin gözüyle görmemi, o anların kulağıyla duymamı sağladı. Bu bakımdan da tesîri oldukça fazla oldu. Ben bu kitaptan, herhangi bir ülke yönetiminin hangi zamanda olursa olsun, hangi şartlar altında olursa olsun, milletine kendi dilinden cümleler, kendi ufkundan güneşler, kendi gecesinden karalar saçacak olmasını öğrendim. Hâlihazırda yandaş medya dediğimiz ne ise, sâbık vakitlerde de bu böyleymiş ve anlaşılan o ki böyle kalmaya da devâm edecek. Kitapta, bir insanın başına ne gelirse, o var. Aşk derseniz, var. Bir ülküye âşık bir adamın yorulmaz koşturuşu. Bir adamın ülküsüne şeksiz-kayıtsız bağlanışı… Hüsran derseniz, o da var. Sırt yaslanan dağların ne denli zayıf olduğu, başındaki dumanların meğerse zehirli tüttüğü… Ümit derseniz, var. Hem de dünyâda son Türk kalana kadar!

Bunların yanında, cumhûriyetin ilk yıllarından, orta yıllarına kadar, yasasıyla adâlet aradığı, bu yasada yer alan maddelerin hüküm koyduğu noktalar, hâkim, savcı, avukat vs. görevlilerin sergilediği tavırlar, Türk gençlerinin olaylar karşısında gösterdiği tepkiler… Hepsinden çokça bulacaksınız. O zamanla bu zamânın arasında bir kıyaslama yapabilmeniz için de özeleştiri kitabıdır ayrıca bu kitap.

Efendiler! Uzun söze ne hacet. Yazılması hak olanı yazmış bir adamın kitabını size elbette iftihârla tavsiye edeceğim. Bu kitapla âdetâ geçmişle konuşacak, öfkelenecek, tırnaklarınızı yiyecek, gözlerinize yaşların dolduğunu hissedeceksiniz. Bir o kadar da bilgileneceksiniz. Zîrâ bu kitap, hasretlisine başucu, ilgilisine kaynak kitaptır.

Teşekkürler Serkan Akgöz. Senin kitabın, bizim de Atsız’a selâmımız oldu… ‘Hayra galasın!’

Yalçın KARAASLAN, İzmir, 2017

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
BASINDA ATSIZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.