Hepimiz hayatımızın bir noktasında belirsizlik içinde kalmışızdır. O anlar, sanki önümüzde bir sürü yol varmış gibi görünür, ama hangisine adım atmamız gerektiğine bir türlü karar veremeyiz. Belki büyük bir değişiklik yapma aşamasındasınızdır: yeni bir işe başlamak, taşınmak, bir ilişkide yeni bir adım atmak… Ya da belki sadece günlük hayatınızda hangi yolu izlemeniz gerektiğine dair küçük, ama kafa karıştırıcı bir kararla karşı karşıyasınızdır. Fark etmez; belirsizlik her durumda zordur.
Belirsizliğin içinde kalmak stresli olabilir, çünkü insan olarak kontrolü elinde tutmak isteriz. Ancak, her şeyin kontrolümüzde olmadığı anlarda da nasıl bir yol izleyebileceğimizi öğrenmek, hem rahatlatıcı hem de güçlendirici olabilir. Karar vermek zor olabilir, ama imkânsız değildir.
Belirsizliğin Doğal Olduğunu Kabul Edin
İlk adım, belirsizlikle mücadele etmek yerine onu kabul etmektir. Çoğu zaman belirsizlikten kaçmaya çalışırız çünkü bu durum rahatsız edici hissettirir. Ama gerçek şu ki, hayatın kendisi başlı başına bir belirsizliktir. Kontrol edemeyeceğimiz şeyler her zaman olacaktır ve bu tamamen doğaldır. Bazen sadece bu gerçeği kabul etmek bile rahatlatıcı olabilir. Çünkü kabul etmek, direnmekten daha az enerji harcatır. Ne kadar çabuk belirsizliği kabullenirsek, o kadar çabuk onunla nasıl başa çıkacağımızı öğreniriz.
Hareketsizlik Karar Vermekten Daha Zorlayıcıdır
Bir karara varamamak, aslında kendisi de bir karardır. Beklemeyi seçmek, “şimdilik bir şey yapmayacağım” demek de bir tercihtir. Ama bir süre sonra bu hareketsizlik, insanın üzerinde daha fazla baskı yaratmaya başlar. Karar vermemek de bir karardır evet, ama uzun vadede insanı bir noktada tıkanmış hissettirebilir. Kendinizi kararsız hissettiğinizde, küçük de olsa bir adım atmak iyi bir başlangıç olabilir. “Şu an tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ama küçük bir adım atabilirim” demek bile, beyninize rahatlama sinyali gönderir.
Kendinize “En Kötü Ne Olur?” Diye Sorun
Belirsizlik içinde olduğunuzda, en kötü senaryoları gözünüzde canlandırmak yaygındır. Ancak, bu senaryoların çoğu gerçekleşmez. Kendinize, “Bu kararı vermezsem ya da yanlış bir karar verirsem en kötü ne olur?” diye sorun. Çoğu zaman, kafanızda kurduğunuz “en kötü” sonuçlar, aslında düşündüğünüz kadar büyük değildir. Bunu kendinize hatırlatmak, belirsizliğin yarattığı baskıyı hafifletebilir.
İç Sesinizi Dinleyin
Karar vermeye çalışırken, çevrenizden gelen fikirler ve öneriler değerli olabilir. Ancak unutmayın, kimse sizin yerinize karar veremez. Sizin yaşadıklarınızı, hissettiklerinizi birebir anlamak mümkün değildir. Etrafınızdaki insanlar size tavsiye verebilir, kendi deneyimlerini paylaşabilir. Ama sonunda bu sizin hayatınız. İç sesinizi susturmadan başkalarının söylediklerini dinleyin. Karar sürecini yönlendiren siz olun, başkaları değil.
Mükemmel Karar Diye Bir Şey Yok
Karar verme psikolojisinde, “mükemmel karar” kavramı çoğu zaman yanıltıcıdır. Dr. Barry Schwartz, “Yeterlilik Teorisi” (Satisficing) adını verdiği kavramda, çoğu durumda mükemmeli aramaktan ziyade “yeterince iyi” olan kararı vermenin daha sağlıklı olduğunu savunuyor. Schwartz’ın araştırmaları, insanların aşırı analiz yaparak mükemmel kararı bulmaya çalışırken daha fazla strese girdiğini ve sonunda tatminsiz kaldığını gösteriyor. Bu yüzden mükemmel kararı aramaktansa, o an için en iyi seçimi yapmak uzun vadede daha faydalıdır.
Kararlarınızı Küçük Parçalara Bölün
Bilim insanları, büyük kararların küçük parçalara bölünerek daha kolay alınabileceğini öne sürüyor. Harvard Üniversitesi’nden Dr. Teresa Amabile, bir karar verme sürecinin küçük adımlara bölünmesi gerektiğini savunuyor. Amabile’nin araştırmasına göre, insanlar daha büyük ve karmaşık kararlarla karşı karşıya kaldıklarında beyinleri daha fazla zorlanır. Ancak, bu kararları küçük parçalara bölmek, süreci daha yönetilebilir hale getirir. Örneğin, bir işi değiştirmek gibi büyük bir kararla uğraşıyorsanız, önce daha küçük adımlar atabilirsiniz: araştırma yapmak, seçenekleri daraltmak, bir mentorla konuşmak gibi.
Beyni Yeniden Programlamak
Karar vermede zorlanıyorsanız, beyninizin esnekliğinden faydalanabilirsiniz. Dr. Michael Merzenich, nöroplastisite üzerine yaptığı çalışmalarla, beynimizin yeni bilgi ve deneyimlerle kendini nasıl yeniden şekillendirebildiğini göstermiştir. Yani, bir kararda zorlanıyorsanız, yeni bakış açıları kazanmak, daha önce denemediğiniz bir şey yapmak ya da farklı bir yaklaşım benimsemek, beyninizin bu duruma nasıl tepki vereceğini değiştirebilir. Beynimiz öğrenebilir ve adapte olabilir, bu da karar verme yetimizi geliştirebileceğimiz anlamına gelir.
İçindekiler