Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 56. oturumu sırasında Cenevre’de düzenlenen yan etkinlikte, insan hakları aktivistleri, diplomatlar ve aydınlar, Çin’de Müslüman Uygur ve Kazak Türkleri’ne yönelik artan İslamifobiye dikkat çekti. Bu etkinlik, CAP Vicdan Özgürlüğü Derneği, Uygur Hareketi ve Uygur Araştırmaları Merkezi tarafından organize edildi. Küresel uzmanlar, sivil toplum liderleri ve politika yapıcıları bir araya gelerek etkili stratejiler geliştirme ve uluslararası iş birliğini teşvik etme konularında fikir alışverişinde bulundular.
Dünya Uygur Kongresi’nin kıdemli bir üyesi olan Abdul Hakim İdris, 2014’ten bu yana Uygur Müslümanları ve Kazakların toplama kamplarında kitlesel olarak gözaltına alındığını belirterek, Çin hükümetinin camileri ve dini materyalleri yok etmesi ve Uygur geleneklerini silmeye yönelik sinicizasyon politikalarını kınadı. İdris, “Milyonlarca Müslüman Uygur ve Kazak Türkü, radikalleşme bahanesiyle toplama kamplarında tutuluyor. 2014’ten bu yana binlerce cami yıkıldı, kapatıldı veya başka amaçlarla kullanıldı. Çin hükümeti, Kur’an-ı Kerim’leri yaktı ve dini materyalleri yok etti. 2017’de hükümet, İslam’ı ortadan kaldırılması gereken bir akıl hastalığı olarak nitelendirdi. Uygur gelenekleri, mimarilerinden İslami unsurların silinmesi amacıyla Çin normlarına uydurulmaya zorlanıyor,” dedi.
Dünya Uygur Kongresi’nin kurucusu ve icra direktörü Ruşen Abbas, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) onlarca yıldır süregelen zulmünü ve terörle mücadele bahanesiyle uygulanan soykırım politikalarını anlattı. Abbas, “1949’da ÇKP, topraklarımızı ele geçirerek zengin kaynaklara ve stratejik öneme sahip olan halkımızı ezmeye başladı. Halkım, ÇKP’nin terörle mücadele kisvesi altında uyguladığı soykırım politikalarına maruz kaldı,” ifadelerini kullandı.
ABD’nin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Büyükelçisi Michele Taylor, Xinjiang’daki durumu uluslararası suçlar, insanlığa karşı suçlar da dahil olmak üzere kınayarak, “Başlangıçtan itibaren Xinjiang’daki politikaları en güçlü şekilde kınıyoruz. Yüksek Komiserin değerlendirmesine göre bu politikalar uluslararası suçlar, insanlığa karşı suçlar da dahil olabilir. ABD, Çin Halk Cumhuriyeti’nden (ÇHC) Xinjiang’daki insan hakları ihlallerine son vermesini sürekli olarak talep etmiştir,” dedi. Taylor, keyfi olarak tutuklanan bireylerin derhal serbest bırakılmasını, insan hakları ihlallerinin sona ermesini ve Xinjiang’daki ayrımcı politikaların sonlandırılmasını talep etti. “ÇHC’den Xinjiang’da keyfi olarak tutuklanan tüm bireylerin serbest bırakılmasını, yurt içinde ve yurt dışında taciz, gözetim ve tehditlerin durdurulmasını, kültür, dil, din veya inanç temelli ayrımcılığın sona ermesini ve zorla asimilasyon politikalarının kaldırılmasını talep ediyoruz. Ayrıca zorla çalıştırma, zorla evlendirme, doğum kontrolü, sterilizasyon, kürtaj ve aile ayrılığı politikalarına da son verilmesini istiyoruz,” diye ekledi.
Etkinlik, küresel endişeleri ve adalet taleplerini vurgulayarak, Xinjiang’daki insan hakları ihlallerinin acilen ele alınmasının ve etkilenen Müslüman toplulukların onur ve haklarının korunmasının önemini bir kez daha ortaya koydu.