İradesini unutan insan

featured

Kişisel yaşamımda bir süredir sıkça gözlemlediğim şey insanların köle ahlakına fazla maruz kalması ve bunun gerçek anlamda farkında olmamalarıydı. Gerçek anlamda dememin sebebi ise yakın zamanda başkalarını eleştirip kendi durumunu kabul eden ama başkalarınınkiyle eşdeğer görmeyen birisi ve onunla benzer zihne sahip olup kendi durumunu kabul etmeyen olmak üzere iki farklı insanın kişiliklerindeki tuhaf yanı gözlemlemiş olmamdır. İki tipi de artık yadırgamanın anlamsız olduğunu düşünmeye başladım. İnsanın bir şeyi yüzeysel gözlemle nitelendirmesi farklı, derine inmesi farklıdır. Sonuçtan ziyade sürecin getirdiği gelişme ve ortaya çıkardığı meyveler zaten felsefe konusunda az çok eğitimi olan herkes tarafından hatırlanacaktır. Bu yazıda ise derine ineceğim konu tam olarak insan ve iradesinin son durumudur.

Modern toplum ve modern insan derken “Modern” kelimesinden kast ettiğimiz sanayi ve sanayi sonrası toplumuyla bu toplumun parçası olan insan olduğunu belirtmeliyim. Sanayi ise insanın kendine yabancılaşması ve yeni bir şekle, bilince bürünmesi demekti. Bu yeni bilinç cahil bir tüketici olarak sürekli arzular veya eldeki koşullar çerçevesinde bir şeyler yapmak demekti. Modern insanın şu anki iradi durumunu ise şöyle örneklendirmek istiyorum: bir muhabbet kuşu düşünecek olursak, bu hayvan sürüsünün peşinden giderek doğada özgürce uçar. Onu beğenen insan ise sürekli benle olsun diyerek onu yakalar, besler, sever, kafesini güzelce süsler ve ona bir arkadaş bile getirir. Bu kuş her ne kadar hazır şeylere sahip olsa ve sahibini sevebilse bile özgür değildir, doğasını unutmaya başlamıştır. Kafesten çıktığı zaman evden kaçsa sürüsünden ayrı olduğu için büyük kuşlara yem olur, yaşayamaz. Yavrusu olsa yavrusu sürü olsa bile kafeste doğup büyüdüğü için kafesin dışında yaşamayı bilemez ve ölür. Haliyle ister istemez kafese mahkum yaşayacak haldedir.

Bu örneği verme sebebim Ted Kaczynski’nin de değindiği kolaylık diye geliştirilen şeylerin zorunluluk hali alarak insanı nasıl köleleştirdiğini hatırlatmaktı. Kafesin dışına bir anda çıkamıyoruz ve çıkmayı rüyalarında dileyen kimseleri de kafesin onlara verdiği miskinlikten uyandırıp harekete geçiremiyoruz. Bizi kafese koyan iyi niyetli (!) insanı saymıyouz bile!

İnsanda yeşermeye başlayan bu miskinlik hali iş, okul hayatına da yerleşip oradan yavaş yavaş tüm insan ilişkilerindeki bozuklukları arttırıyor. Alan Moore, V For Vendetta filminde insan iradesinin nasıl unutulmaya başladığını açıkça göstermektedir. Bunun dışında ondan onlarca yıl önce Marx’ın fikirlerinden etkilenerek gerçekliğin nasıl karmaşık olduğunu keşfetmeye başlayan İletişim Bilimciler gibi pek çok isim bizlere durumun ciddiyetini göstermektedir. Ya miskinliğe yenilip hiçbir şey yapmamaya ya da var olan şeyleri tüketmeye alışmış halde olmamız her şeyi daha da yavaşlatıyor. Var olan ideolojileri, teorileri, yasaları, partileri tüketiyoruz. Eee neden üretmiyoruz? Hahh… Miskinlik ve fazla yeşermediği insandaki tüketim alışkanlığı!

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
İradesini unutan insan