1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Medyanın Siyasette Kadınları Nasıl Ele Alıyor: Bilinmesi Gereken 5 Yeni Araştırma

Medyanın Siyasette Kadınları Nasıl Ele Alıyor: Bilinmesi Gereken 5 Yeni Araştırma

Medyanın Siyasette Kadınları Nasıl Ele Alıyor: Bilinmesi Gereken 5 Yeni Araştırma

1990’ların ortalarında, Arizona Eyalet Üniversitesi’nden siyaset bilimci Kim Fridkin, ABD basınının erkek ve kadın adayları ele alış biçimini “çarpık bir ayna” olarak nitelendirdi. Bu aynanın cinsiyet yanlılığı nedeniyle siyasi manzarayı doğru şekilde yansıtmadığını belirtti.

Fridkin, 1982-1988 yılları arasında 47 eyalet çapındaki kampanya haberlerini analiz ederek, 1994’te The Journal of Politics’te şu ifadeleri kullandı: *“Senato yarışlarında kadınlar, erkek meslektaşlarına göre daha az kampanya haberi alıyor ve aldıkları haberler daha olumsuz — zafer şanslarının düşük olduğuna vurgu yapılıyor. Hem senato hem de vali yarışlarında kadınlar, erkek meslektaşlarına göre sürekli olarak daha az konu odaklı haber alıyor.”*

Raporun yayımlandığı dönemde, ABD senatörlerinin %6’sı kadındı ve Kongre üyelerinin yaklaşık %11’i kadınlardan oluşuyordu. Pew Araştırma Merkezi’nin 2023 raporuna göre, 1990’ların ortalarında eyalet yasama organı üyelerinin %21’i ve valilerin %6’sı kadındı.

2023 itibarıyla, ABD senatörlerinin %25’i, Kongre üyelerinin %29’u, eyalet yasama organı üyelerinin %33’ü ve valilerin %24’ü kadındı.

Kadınlar daha fazla siyasi güç elde ettikçe, medyada kullanılan dil ve haberlerin çerçevesi de daha fazla inceleme altına alınmaya başlandı.

Araştırmacılar, Siyasi Haberlerde Cinsiyet Yanlılığını Nasıl İnceliyor?

Son yıllarda, akademik araştırmacılar, medya haberlerinde potansiyel cinsiyet yanlılığını değerlendirmek için metin işleme ve görüntü tanıma yazılımları gibi çeşitli teknolojiler kullandı. Bu çalışmalar, kadın politikacıların görünüşlerine, duygusal ifadelerine ve aldıkları genel haber miktarına odaklanmadaki dengesizlikleri inceledi.

Hillary Clinton, son on yıllarda medyada en çok yer bulan kadın politikacılar arasında yer aldı ve medya bilimcileri, bu haberlerin büyük bir kısmını detaylı olarak inceledi.

Örneğin, 2008’de Clinton, Demokrat Parti başkan adaylığı için Barack Obama’ya karşı yarıştı. Obama Iowa’yı kazanmıştı ve yarış, bir sonraki oy verecek eyalet olan New Hampshire’da sıkı geçiyordu. Ocak ayının başlarında bir mitingde bir destekçi Clinton’a şöyle sordu: “Bunu nasıl başarıyorsunuz? Nasıl bu kadar neşeli ve harika kalabiliyorsunuz?”

Sıcak bir ortam vardı; Clinton, masada yaklaşık bir düzine insanla oturuyordu ve onları aynı sayıda haber kamerası çevrelemişti. Clinton, bu soruyu önümüzdeki iki dakika boyunca yanıtladı; bazen sessiz konuştu ve zaman zaman duygulandı. Ertesi gün, New Hampshire seçmenleri Clinton’ı 3 puandan daha az bir farkla seçti.

7-9 Ocak 2008 tarihleri arasında ana ulusal haber yayınlarından 37 transkripti inceleyen 2014 tarihli hakemli bir makale yazarları, 21 haber raporunun Clinton’ın yanıtını stratejik olarak çerçevelediğini ve samimiyetini sorguladığını belirledi. ABC’den bir sunucu, “duygusal anın” tam da siyasi analistlerin Clinton’ın “daha insancıl olması” gerektiğini öne sürdüğü bir zamanda geldiğine dikkat çekti. Birkaç haber, olayı “insanileştirme” olarak adlandırdı ve bunun seçim sonucunu etkilediğini öne sürdü.

İletişim uzmanları Rebecca Curnalia ve Dorian Mermer, 2014 tarihli makalelerinde şöyle yazıyor: *“Üç gün içinde, Clinton hem kazanan hem de kaybeden, kırılmış bir buz kraliçesi ve zafer kazanmış bir stratejist olarak çerçevelendi; kadınsı olmayan biriydi ve sadece kadınlara hitap edebilirdi. Feminist hareketi geriye çekmiş ve kadınları ilhamlandırmıştı.”*

Bu makale, ilk olarak The Journalist’s Resource sitesinde yayımlanmış ve burada Creative Commons lisansı altında yeniden yayımlanmıştır.

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Medyanın Siyasette Kadınları Nasıl Ele Alıyor: Bilinmesi Gereken 5 Yeni Araştırma
Yorum Yap