Neslihan Çevik : 16 Milyon çalışanın açlık ile arasındaki mesafe 844 TL!

featured

Neslihan Çevik: “16 Milyon çalışanın açlık ile arasındaki mesafe 844 TL!” Demokrat Parti Sözcüsü Neslihan Çevik partisi adına açıklamalarda bulanarak; “Yerli üretici desteklenmelidir” dedi.

Gündeme dair açıklamalarda bulunan Neslihan Çevik şu ifadelere yer verdi; “Hayvancılık sektöründe ne zaman kriz olsa İktidar çareyi ithalatta arıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinden aldığımız bilgilere göre; “artan et fiyatlarını durdurmak üzere besilik dana ithalatının önü tekrar açılacakmış. Bu çözüm de yetmezse, yurtdışından karkas et ithalatı yapılması planlanıyormuş!”

Maalesef iktidar göreve geldiği ilk günden itibaren tarım ve hayvancılık politikalarında sürekli aynı davranışları sergiliyor, buna karşın farklı sonuçlar almayı bekliyor. Bu beklenti ancak delilik belirtisidir.

Yerli üretici desteklenmelidir”

Ülkemizde büyük besi çiftliklerinin yüzde elli kadarı boşalmış durumdayken yapılması gereken tek şey; doğru politikalarla yerli üreticiyi desteklemektir. Artan yem fiyatlarına da mutlaka bir çare bulunmalıdır.

Yem fiyatlarını kontrol altına almak için ivedilikle atılması gereken adımlar şunlardır:

  • Ağırlıklı olarak yurtdışından ithal ettiğimiz soya ve ayçiçeği küspesine karşı alternatif yem bitkileri üretimi desteklenmeli,

  • Kullanılmayan çayır ve meralar ıslah edilmeli, devlet ve özel sektör iş birliği ile yedi bölgede yem fabrikaları açılmalı,

  • Ülkemizdeki hayvan varlığı acil olarak tekrar sayılmalı ve doğru rakamlar ortaya çıkarılmalıdır. Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de açıklanan büyükbaş hayvan sayısı gerçeği yansıtmamaktadır.

Doğru istatistiklerin tutulmadığı, doğru bilgilere erişimin olmadığı bütün işlerde başarı şansı yoktur. Unutulmamalıdır ki; ölçemediğinizi kontrol edemezsiniz!

Mersin Limanı’nda Neler Oluyor?

Hepimizin bildiği üzere, Tarım ve Orman Bakanlığı bölümünde zirai karantina müdürlükleri vardır. Bu müdürlüklerin amacı ülke tarımı için muhtemel tehlikeleri, memlekete girmesi yasaklanan bitki, hastalık ve zararlıları tespit etmek ve önlem bunlara almaktır.

Ülkemizin konteynır hacmi bakımından ikinci, kargo tonajı bakımından altıncı büyük limanı olan Mersin Limanı’nda çok garip şeyler oluyor.

Uzmanlara göre meyveler içerisinde kokain kokusuna en yakın koku, muz koku imiş. Geçtiğimiz günlerde Mersin Limanı’ndaki zirai karantina bölümündeki memurlar denetlenmeye alınmış ve ortaya hayli vahim sonuçlar çıkmış. İddiaya göre, yurtdışından gelen muz kontrolleri için 30 memur görevli olmasına rağmen sürekli aynı 7 memurun görevlendirilmiş. Yapılan denetlemede, ilgili memurların aylık kazancının 200 bin Türk Lirası olduğu tespit edilmiş.

Bu, çok ciddi bir durumdur ve mutlaka sorgulanması gerekir. Demokrat Parti olarak Mersin Limanı’ndaki gelişmelerin takipçisi olacağımızı bu vesileyle kamuoyuna duyuruyoruz.

16 Milyon çalışanın açlık ile arasındaki mesafe 844 TL!

Türk-İş Nisan ayı açlık sınırını 5.323 Türk Lirası olarak açıkladı. SGK kayıtlarına göre toplam 16 milyon çalışanın ortalama net ücreti 6.167 Türk Lirası. Açlık sınırı dışında kalan tutar ise yalnızca 844 Türk Lirası.

Şimdi soruyoruz; bu 844 Türk Lirası ile kira mı ödenecek, elektrik, su, doğalgaz faturası mı ödenecek, çocukların okul masrafları mı karşılanacak?

Merkez Bankası kasasının boşaltıldığı, sürekli Hazine ve Maliye Bakanının değiştiği, ekonomi bilimine ters, faiz sebep enflasyon sonuçtur düşüncesi ile hareket edildiği bir ülkede bu duruma çok da şaşırmak lazım.

Bu nedenle Demokrat Parti olarak bizler bu duruma şaşırmıyoruz fakat çok üzülüyoruz. Yapılması gereken şey, “tüketim odaklı ekonomi” modelinden uzaklaşıp “üretim odaklı ekonomi” modeline geçmektir.

Gençler ancak 60 yaşına geldiklerinde ev sahibi olacak!

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi verilerine göre Türkiye Avrupa’da kiracı oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ise ev sahibi olma oranlarında son yıllarda ciddi bir düşüş var.

Mart 2022 emlak endeksine göre son bir yılda üç büyük il içerisinde kira konut fiyatlarının en fazla yükseldiği il yüzde 149 oranı ile İstanbul oldu. İstanbul’u yüzde 97 oran ile Ankara, yüzde 78 oran ile İzmir izledi.

Yalnız kiralık fiyatlar değil, konut satış fiyatları da yükselişe geçti. Eylül 2021 tarihinden itibaren Dolar/Türk Lirası kuru yüzde 80 arttı. Ancak, gayrimenkul fiyatlarındaki artış neredeyse bu oranın 2 katı. Demek oluyor ki, gayrimenkul fiyatları tarihte ilk kez dolar kurunun önüne geçti.

Geliri resmi enflasyon kadar artan çalışanların konut sahibi olabilmeleri artık neredeyse imkansız. Yüksek enflasyon sebebiyle alternatif yatırım imkanları da ortadan kaybolunca ev sahibi olma süresi 370-380 aya kadar çıktı.

Türkiye’de inşaat sektörü, 2017 yılından bu yana kademeli bir daralma sürecine girmiş durumda. 2018 yılındaki kur krizi sonucu inşaat sektöründe dövize endeksli çelik ve çimento gibi maliyetlerdeki fiyat artışları müteahhitleri konut inşaatından uzaklaştırdı.

Konut fiyatlarındaki artışın önlenmesi için ilk önce inşaat sektöründeki girdi maliyetlerinin sabitlenmesi gerekiyor.

Türkiye Hazır Beton Birliği’nin 2021 yılı sektör raporuna göre Türkiye’de hazır beton üretim maliyeti yaklaşık yüzde 70 oranında döviz kuruna bağlı. Artan kira ve satış fiyatlarını önlemek için konuta verilen kredilerin kaçıncı konuta verildiği konusunda mutlaka düzenlemeler yapılmalı.

Bununla birlikte gayrimenkul sektörü sadece ev talebi ile oluşmuyor, para politikasının çok önemli bileşeni. Enflasyon beklentileri kadar bir faiz mutlaka olmalıdır.

Baktıkça kendi beceriksizliklerini hatırlıyorlar

Salgın döneminde Atatürk Havalimanı’nın milyar dolarlık pistlerinin üzerine “sahra hastanesi” yapan, pistleri kullanılamaz hale getiren İktidar şimdi de havalimanını tamamen yıkıp burayı “millet bahçesi” yapacağını söylüyor.

Hatta hafta sonu basına yansıyan fotoğraflarda adeta bir işgal kuvveti gibi yandaş firmaların yıkım ekiplerini pistlere dizmiş olduklarını gördük.

Yirmi yıllık iktidarları döneminde Cumhuriyete ve değerlerine karşı bilinçli bir saldırı ve yıkım projesi uygulayan AKP iktidarı, aynı yöntemle uyguladığı basiretsiz politikalarla, dolaylı olarak bu habis anlayışla, doğrudan devletimizin birikimine, milletimizin alın terine gözünü dikmiş.

Olur da havalimanı kullanılır, olur da –sanki- ortak oldukları 3. Havalimanı zarar eder diye yıkmak derdindeler.

Dahası zannediyoruz ki görmeye dahi tahammül edemiyorlar. Zira Atatürk’ün, Menderes’in, Demirel’in, Özal’ın yaptıkları yatırımları, inşa ettikleri fabrikaları, tesis ettikleri değerleri görmek; kendilerine, ne kadar başarısız, ne kadar beceriksiz olduklarını hatırlatıyor.

Yargıyı parti temsilciliği haline getirdiler

Yapılan son araştırmalar vatandaşların yüzde 27,4’ünün Türkiye’deki adalet sistemine güvendiklerini, yüzde 67,4’ünün de güvenmediklerini gösteriyor.

İktidara geldikleri günden bu yana, başta diğer devlet kurumları olmak üzere, yargıyı da bir parti temsilciliği haline getiren AKP, adaletin yerini bulmasını engellerken daha da acı biçimde insanların adalete dair umutlarını da yok ediyor.

AKP, yargı kurumlarını muhaliflerinin celladı olarak tahkim ediyor. Son olarak CHP İstanbul İl Başkanı Cana Kaftancıoğlu ile alakalı yargı kararı da bunun bir göstergesidir.

Başından sonuna kadar siyasetin direktifiyle işleyen yargı süreci sonrasında verilen ceza nedeniyle CHP İstanbul İl Başkanı Sayın Canan Kaftancıoğlu’na geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, 9. Cumhurbaşkanımız Merhum Süleyman Demirel’in veciz sözünü bir eklemeyle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz;

Kışlaya, okula, camiye, yargıya siyaset sokmayın”.

Daha fazla haber için : www.sabithaber.com

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Neslihan Çevik : 16 Milyon çalışanın açlık ile arasındaki mesafe 844 TL!