• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - İstanbul

Nihal Atsız’ın Ayasofya ile İlgili Görüşleri ve “Ayasofya’nın Fethi” Projesi

featured

Ayasofya’nın yıllar sonra tekrar ibadete açılmasının ardından akıllara sadece Altan Deliorman, Hüseyin Nihal Atsız, Deliorman’ın babası Necmeddin Deliorman ve Nuri Demirağ’ın haberinin olduğu sır gibi saklanan “Ayasofya’nın Fethi” projesi geldi.

Erk Yurtsever’in başkanı olduğu “Öğrenciler Arası Fetih Yıllarını Aydınlatma Derneği”nin kurulduğu yıl Deliorman, Nihal Atsız ile müthiş bir proje üstünde çalıştığını söyler.

“İkimizin de aklının ve vicdanının almadığı bir husus vardı.Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethettikten sonra Ayasofya kilisesi’ni camiye çevirmişti. İlk cuma namazını da burada kılmıştı. Ondan sonra asırlar boyu Ayasofya İstanbul’da bütün Türklüğün mührü olarak kalmıştı. Hristiyan batı dünyası bunu bir türlü hazmedememişti, Ayasofya’yı yeniden ele geçirmek Hristiyanlık için bir ideal halini almıştı. Türk ordusu viyana önlerindeyken dahi bu rüyayı terk etmemişlerdi” ifadelerini kullanarak Ayasofya’nın Hristiyan batı dünyası için ne kadar önemli bir merkez olduğuna değinmektedir.

Deliorman; İstanbul’un işgale uğradığı yıllarda dahi Ayasofya’nın kiliseye dönüştürülemediğinden bahseder.”Fakat Milli Mücadele’den ve cumhuriyetin kurulmasından sonra Ayasofya’nın müze haline getirilmesine karar verilmiş, bir nevi taviz verilmiş ve ibadete kapatılmıştı” diyerek bunun derhal düzeltilmesi için çalışmalara başlar.

NİHAL ATSIZ CAMİ OLMASINI İSTİYORDU

Hüseyin Nihal Atsız Ayasofya’nın camiye çevrilmesini gönülden istiyordu ancak bunu bir İslami görüş olarak öne sürmüyordu. Nihal Atsız ömrünü vakfettiği Türklüğü düşünerek “Milli gururun incitildiği”ni düşünüyor ve bunu Batının sinsi emperyalizmi karşısında bir gerileme olarak görüp derhal düzeltilmesini istiyordu.

Dönemin iktidar partisi olan Demokrat Parti bu hususta bir girişimde bulunmayınca İstanbul’da bulunan belki de sayıları bir avuç olan Türkçüler cesurca öne atıldılar ve bir girişimde bulunma kararı aldılar.

Önce bu büyük ve ihtişamlı yapının giriş noktalarının tespiti, nasıl korunduğu, nereden girildiği gibi hususları araştırmaya başladılar. Deliorman sıcak yaz günlerinin çoğunu Ayasofya’nın serinliğinde geçirdiğinden bahseder. Bu sebeple adım hesabı uzunluğunu, genişliğini ve kapılarını ölçer. Bahçedeki demir parmaklıkların yüksekliğinden, dış kapı haricinde girilebilecek yerleri kağıt üzerine döker. Bu yorucu,heyecanlı çalışmadan sonra yapının kaba bir planı artık elindedir.

AYASOFYA YENİDEN NASIL FETHEDİLECEKTİ?

“Fetih yıldönümü olan 29 Mayıs 1953 tarihinde geçit törenine katılınacak ve Atlar üzerinde  beyaz keçekülahlarımızla ve keskin kılıçlarımızla birkaç takım genç merasim dönüşü atlarımızı Ayasofya üzerine sürecektik. Ne heybetli bir tabloydu bu! Ayasofya’ya girdikten sonra hutbe okunacak ve namaz kılınacaktı. Böylelikle, Ayasofya yeniden İslama ve Türk’e dönecekti” ifadelerini kullanır.

Ayasofya’nın yeniden fethi teşebbüsü gerçekleşseydi ve suç halini alsaydı sanık sandalyesinde Nihal Atsız ile beraber Nuri Demirağ’da oturacaktı. Birbirlerinden habersiz fakat girişilen işin tam haklılığına inanmış olarak.

İçindekiler

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Nihal Atsız’ın Ayasofya ile İlgili Görüşleri ve “Ayasofya’nın Fethi” Projesi