Nihat Genç, Murat Ağırel’i rezil etti

featured

Nihat Genç Murat Ağıreli rezil etti. Veryansın TV Yazarı Nihat Genç, gazeteci Murat Ağırel’i rezil etti. “Gazeteci Kılıklı Murat Ağırel” başlığıyla bir yazı kaleme alan Nihat Genç yazısında Murat Ağırel ilgili şu ifadeleri kullandı;

“Yeniçağ’da yazan Halk TV’ye çıkan belediye yolsuzluklarıyla ilgili bir çok kitabı olan Murat Ağırel’i biz de tanırız, merhabamız vardır, ne güzel genç gazetecilerimiz var dediğimiz de olmuştur, son yazısına kadar.

Erzincan Altın Madenleri üzerine Yeniçağ’daki son yazısında ve sonra kendini savunmak için çıktığı Veryansın TV youtube programında suçüstü yakalandı, millete rezil oldu, kendini bitirdi.

Bugüne kadar, biz gazetecileri, madene, 5 km. mesafede tomalarla jandarmayla durdurup sahaya sokmayan maden şirketi, nasıl olduysa, Murat Ağırel’i tesis içinde ağırladı ve hatta brifing verdi, ve Veryansın TV’ye çıkan Murat Ağırel Binali Yıldırım diliyle konuştu.

Güya Murat Ağırel sorular sormuş, yazısında görmediğimiz soruları, güya bölgede çekimler yapmış belgesel yapacakmış, bugüne kadar görmediğimiz belgeseli, ki, kesin, Murat Ağırel afişe edildiği için artık belgeseldeki dilini dahi muhtemelen apar topar değiştirip .ötü kurtarmaya çalışacağı kesindir.

Ne İyi parti ne Yeniçağ ne CHP ne AKP, ne Halk TV ne Habertürk, İliç’teki maden hakkında tek bir haber yapmazken, bugüne kadar susarken, ki, 10 yılı geçiyor, ve tek kişilik savaşçı tek kişilik aktivist Sedat Cezayirli ve Veryansın TV zehir havuzlarını gündeme taşıyınca, akıllarına, Murat Ağırel’le kamuoyunu manipüle etmek gelmiş.

Doğrusu, Murat Ağırel, manipüle konusunda çok acemi, sayın Amerikalılar, kendinize daha profesyonel pot kırmayacak deneyimli işbirlikçiler bulun.

Bizleri hiç ciddiye almayan, sorularımıza hiç cevap vermeyen, maden sahasına bizleri sokmayan, maden şirketi, nasıl olmuşsa, kendine sözcü olarak Murat Ağırel’i seçmiş…

Bir gazeteci, halkının yanındadır, altta kalanın, avukatsız olanın, baskıyla susturulanın, çaresizin, sesini duyuramayanın, yanında olur, maden şirketinin yanında değil. Çünkü bu dev maden şirketlerinin yüzlerce milyar doları ve binlerce avukatı var, bir gazeteciye düşen, önce kendi toprağını büyük sömürgeci güçlere karşı savunmaktır!

Peki Murat Ağırel’in ilk görevi ilk sözleri ne oluyor, şöyle diyor: zaten, buralar dağ taş, işe yaramaz… O çok bahsedilen endemik bitkilerle burada yok ve zehirli havuzda da zehir yok….

Yani, maden şirketi ağzıyla konuşuyor, ve durmuyor, (dünyanın her yerinde de böyledir ya) bölgede kendini feda etmiş emekli maaşıyla geçinen ve babadan kalan toprağı maden tarafından piç edilen ve onlarca mahkemeye tek başına girip yüzbinlerce lira zarara giren ve Erzincan Altın Şirketi’nin zehirli havuzlarını tek başına tüm ülkeye duyaran Sedat Cezayirli için, o da, madenden rüşvet istedi, diye iftira atıyor, elimde wattshap yazışmaları var diyor.

Şu pislik gazetecinin yaptığına bakın, ilk işi, maden şirketine karşı tek başına duran Cezayirli’yi karalama töhmet iftirayla ortadan kaldırmak oluyor.

Yani, koskoca ülkede kendini feda edip maden şirketine karşı çalışan Cezayirli’yi suçlayıp aklınca işini bitiriyor, oysa, ilk elden suçlanacaklar, izin verenler, dava açmayanlar, bilimsel rapor hazırlamayanlar ve AKP hükümeti ve sessiz kalanlar… Şu rezile bak, ilk işi, dünyanın bu en büyük maden şirketine karşı göğüsünü germiş adamın işini bitirmeyi kendine vazife edinmiş.

Oysa, çevre köylüler yüzlerce milyon dolar rüşvet almışken, beş kuruş para almayan, bir daha yazalım, beş kuruş para almamış, bir daha yazalım, beş kuruş para almamış, yani rüşveti kabul etmemiş, Sedat Cezayirli’yi maden şirketine karşı korumak bu ülkenin vatansever gazetecilerine düşerdi!

Ve Veryansın TV’de bir de dayılanıp ‘ben altı ay hapis yattım benle kimse vatanseverlik yarıştıramaz’ diyor, hapis yatmakla vatansever olunsaydı, altı yedi yıl yatan Mustafa Balbay’la Tuncay Özkan vatansever olurdu, ya da onlarca yıl içerde yatan PKK’lılar vatansever olurdu.

Vatanseverliğini yazdığın yazıda gösterecektin!

İpliğini pazara çıkınca .öt korkusuyla Veryansın TV’ye çıkıp .ötümü yiyin ayağıyla konuşmak vatanseverlik değildir!

Kimin yanında durduğunu açıkça ilan edecektin!

Çok, net, halkın, toprağın, vatanının yanında aslan gibi duracaksın, maden şirketlerine karşı .ötün yemiyorsa, topa girmeyecek kendine gazeteciliğine gençliğine bunca zaman yazıp çizdiklerine yazık etmeyecektin!

Program sunucusu Serkan Öz’ün dediği gibi, hadi diyelim, birileri rüşvet aldı istedi, diyelim, yani, bu bir kişinin piçliği zehirli havuzlarla memleket toprağına yaşatılan felaketin önüne geçebilir mi, bir kişi, puşluk yaptı diye zehirli havuzları oraya kuran yağmacı talancı sömürgeciler haklı mı olur, ki, değil, yalan iftira savuruyor, emekli maaşıyla yüzbinlerce tazminat ödeyen soylu insanları töhmet altına sokuyor, ki, bu işle görevli olduğu kesin! Mide bulandırıcı, iğrenç, zora düşünce yapmayacakları pislik yok deriz, ya, aynen öyle!

Veryansın TV’de bir de kalkmış, maden şirketine karşı daha profesyonel eylemler yapmalıyız diye, akıl veriyor, sanki çalıştığı Yeniçağ ve Halk TV bir haber yapmış gibi, sanki Veryansın TV ve Sedat Cezayirli’den önce tek lafı haberi olmuş gibi, bize bir de akıllar veriyor. Doğrusu, rezil olunca, ağız değiştirip kendisinin de çevrecilerin tarafında olduğunu söylüyor, ki, yazısı baştan aşağı Maden Şirketi’ni aklama temizleme yazısı, asıl rüşvet, maden şirketlerini koruyan işte bu yazı!

Ve Sedat Cezayirli’nin bilimsel kurumlardan aldığı raporları da beğenmiyor, bunlar mahkemede işe yaramaz diyor, tamam, peki, o halde, sen niye bilimsel raporlar almadın, ve pekala biliyorsun, bu bilimsel raporlar önce kamuoyunu uyarmak tepki uyandırmak için alınır ve yayınlanır. Şu çürük adama bakın, maden şirketlerinin nezaretinde gezmiş tozmuş ve bir de koskoca bilimadamlarının raporlarını beyfendiye beğendiremiyoruz.

(Biz, Veryansın TV’de bu maden şirketinin haberini yapınca, Amerika’dan Kanada’dan dahi çevreci sivil kurumlar bizi aradı, ve bize, onlar kendi ülkelerinde bu yöntemlerle maden çıkartamazlar, kısaca, sizi enayi bulmuşlar, hukuk hakim olmadığı için en hunhar vandal yöntemlerle maden çıkartıyorlar, dediler, yani dünyanın en dibinden dahi bize sahip çıkan çevreciler çıkmış, en yakınımızdaki gazetecinin ise yaptığına bakın…)

Gazeteci beyfendinin yediği naneler işbirlikçiler bitmemiş gibi bir de efelenmelerini de durduramıyoruz, benim eşimin köyü de orası, diyor, o köyleri tanırım, diyor, böyleyse, daha önce neden tek satır yazmadın kamuoyunu uyarmadın, şimdi gelmiş bize kabadayılık yapıyor maden şirketine koruma kalkan oluyorsun!

Gitmişsin görmüşsün, ve eline kalemi almışsın yazıya başlamışsın, ilk cümlen, ey millet, uyanın, burada büyük bir çevre felaketi var, demelisin, niye demedin, niye diyemedin, aksine niye kalkıp ortalığı manipüle ediyorsun…

Ve konuşmalarının içinde AKP bakanlık yetkilileri ve maden şirketine ortak Türk şirketleriyle görüştüğünü bilgiler aldığını defalarca söylüyor (yani her tarafa danışarak büyük gazetecilik yapmış) ve öyle bir manipüle dil kullanıyor, ki, muhalefet adına konuşur gibi yapıp hem muhalefetin ilgisizliğini hem iktidarın yağmacılığını vurdumduymazlığını temize çıkartıyor! Biz de zaten başından beri aynı şeyi söylüyoruz, bu zehir havuzlarının ortakları hem muhalefet hem iktidar, bu pisliği birlikte yiyorlar!

Yani, yakayı ele verdin Murat Ağırel!

Murat Ağırel kılığındaki kukla, yatacak yerin yok!

Unutma, kim, o küçücük aklıyla bizi enayi yerine koyuyor, kim kelime dil oyunlarıyla ortadaki yüzde yüz gerçek zehir havuzlarını temize çıkartıp masum gösteriyor, kim, bu hukuksuz yağma talanı hiç bir sorun yokmuş gibi gösteriyor, işte, onları ibreti alem rezil etmek bizim görevimiz!

Bir de şunu diyor, terbiyesiz adam, ben gazeteciyim, Sedat Cezayirli’yi Halk TV’ye çağırdım bir de maden şirketlerini çağırdım, iki tarafa da sorular soralım, diyor…

Her iki tarafa da söz verelim diyen bu gazetecilik ayaklarını da kimden öğrendiği malum..

Dünyanın en büyük maden şirketlerinin karşısına beş parasız yoksul bir emekli adamı koyup, aklınca, dövdürtecek, aklınca gargaraya getirip işi bulandıracak (Veryansın TV’de yaptığı gibi) şu gazetecilik ahlakına bakın, bir tarafta bir Erzincan köylüsü bir adam, karşı tarafta tarihin en büyük maden şirketi, ve bizim gazetecimiz de ortaya geçip kafes dövüşü yaptıracak. Bu gazetecilik oyunu size de çok tanıdık gelmiyor mu?

Bıktık ulan zora düşünce, ben tarafsız gazeteciyim, demenizden!

Bıktık ulan, dünyanın en büyük maden şirketleri toprağınızı mahvederken, kardeşim, ben gazeteciyim, ona da buna da sorular sorarım diyen .ötümün yiyin ayaklarınızdan.

Murat Ağırel denen kukla aklını başına al, bizden ve Türk Milleti’nden özür dile, yoksa, zaten, bir gazeteci yazar toprağının vatanının yanında nasıl durmalı, nasıl mücadele etmeli, senin gibilerin ipliğini pazara çıkartıp rezil ederek sana dünya kaç bucaktır öğreteceğiz!”

Daha fazla haber için : www.sabithaber.com

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Nihat Genç, Murat Ağırel’i rezil etti