Uzun bir aradan sonra tekrar yazılarımla aranızdayım. Bir süredir yazmaya kendimce haklı sebeplerle ara vermiştim. Fakat vatanın içinde olduğu ateş beni tekrar yazmaya sevk etti. Yıllar önce de defalarca tecrübe ettiğimiz üzere, tarihe not düşmenin gerektiği, karınca misali safını belli etmenin zaruri olduğu zamanlardayız. Öyle bir çağ içerisindeyiz ki, her geçen gün geride kalan günü aratacak ölçüde mide bulandırıyor. Türk milleti, kendisini yönetenler tarafından her gün biraz daha fazla köşeye sıkıştırılıp, kendisi üzerinden kumar masalarında el yükseltiliyor.
“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için genç teğmenlerimiz hakkında soruşturma başlatılırken, Anayasa Mahkemesi Diyarbakır’da PKK’lıların sokak eylemleri esnasında “Biji Serok Apo” sloganı attığı için terör örgütü propagandası yapan bir şahsa verilen 6.000 TL’lik cezayı kaldırdı. Yeter mi? Yetmez… İfade özgürlüğü kapsamında mağdur olan bu şahsa bir de 30.000 TL manevi tazminat kararı verildi. Bu eylem zaten başlı başına yeni açılım sürecinin ayak seslerini duymak isteyenler için duyuruyordu… Bundan 4 yıl önce, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 115 sayfalık Demirtaş kararını kaleme aldığımda, çözüm sürecinin dayatıldığından bahsetmiştim. Taşlar döşenmeye devam ediyor.
Başka bir ülkede olsa, dünyada yer yerinden oynayacak bir ihanete şahit olduk. Hakkında PKK örgüt üyesi olmak suçundan kesinleşmiş 12 yıl hapis cezası olmasına rağmen 2003 yılında af ile salınan sözde doktor, özde terörist, tüm Türkiye genelinde kurduğu ihanet şebekesi ile Türk bebeklerini katletti. Başlangıçta 12 olarak ifade edilen sayı, şimdi onlarca katına ulaşmış durumda. İstifa eden bir sorumlu gördünüz mü? Hayır…
Sümüklü terörist geberdi. Darısı tüm mendil toplayıcılarının başına… Dün “Hoca Efendi” diye adeta ilahlaştıranlar ona taparken, biz sokaklarda “Fetullah’ın piçleri yıldıramaz bizleri” diyerek bağırıyorduk. Vicdanımız rahat. Ateşin bol olsun…
Son olarak, dün bir dörtlü ittifak kuruldu. Mimarı AKP, baş destekçisi MHP ve destekçileri, hatta kendi tabirleriyle el yükseltenleri, CHP ve DEM’liler oldu. Türk milleti içerisinde doğmuş, Başbuğ Alparslan Türkeş’in liderliğinde filizlenen hareketin mevcut lideri, bebek katilini Gazi Meclis’e davet edip “umut hakkı” üzerinden çiçek uzattı. 40.000 şehidin annesini bir kez daha ağlattı, kemikleri sızlattı. Ne acıdır ki, alkış korosu yanında eksik olmadı. Tabii ki ilk teşekkür, yakın geçmişte elini sıktığı DEM’lilerden geldi…
Bilge Tonyukuk’un binlerce yıl önce taşlara kazıdığı gibi, “Tanrı lütfettiği için çoklar” diye korkmayacağız. Savaşacağız!
Sarıkamış’ta Rus’la çarpışan 3 şehidim, Çanakkale’de hasta kalbine rağmen “Candan önce vatan” düsturuyla boğazı mayınlarla kapatan büyük dedem ve Ankara’da PKK’lı alçakların bombalı saldırısında şehit olan Mustafa Küçük ağabeyim, PKK’ya yapılan operasyonda şehit olan Volkan Tantürk kardeşim; sizin kemiklerinizi sızlatanlara izin vermeyeceğiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde ifade ettiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin namusunu kanımızla canımızla savunacağız! Feda olsun…
