Geçtiğimiz ay bir söyleşiye katıldım fakat tiyatro festivalinden sebep bir türlü zaman ayırıp bahsedemedim. Kadın Muhasebeciler Derneği tarafından kahvaltı ve kitap etkinliğine davet edildiğimde güçlü ve güler yüzlü, her biri birbirinden güzel kadınlarla tanıştım. Çok samimi ve sıcak bir ortam olan Sueno Cihangir Restoran’da gerçekleştirilen söyleşide mevzubahis kitap L.N. Tolstoy’un yazdığı İvan İlyiç’in Ölümü’ydü. Bu roman statüsünden güç alan kendinden emin bir yargıcın hastalanması ile birlikte değişen psikolojisini ve onun dünyasını anlatıyor. Bir zamanlar çok önem verdiği biriktirdiği serveti, büyük çabalar harcadığı saygınlığı, anlam yüklediği her şeyin nasıl değersizleştiğini ve sağlığının yanında daha neleri kaybettiğini bizlere gösterirken kendimizi onun yerine koymadan edemedik. Karısı, çocukları, mesai arkadaşları, herkes ona artık farklı davranıyor gibi hisseden İvan’ın gözünde küçülenlere tanık oluyoruz ve yine geçmişindeki hem sosyal ilişkileri hem de iç muhakemeleri sağlam iken nasıl çürüdüğünü ve bunun üzerine gerek aile gerek meslektaşlarının verdiği tepkileri gözlemliyoruz. Psiko-anlatının en önemli örneklerinden biri olan bu eseri adeta yaşıyorsunuz. Bana kalırsa hastalığın teşhisi aslında net değil, sürüncemede kalıyor. İvan İlyiç sanki basit bir hastalığı hep kötüye yorarak kendini ölüme mahkum etti diyebiliriz. Ağırlıklı olarak monologlar ve iç diyaloglarla geçen romandan konuşmak oldukça keyifliydi. Uzman Psikolog Nuray Kanmazer’in katılımı ile lezzetleşen sohbette ölüm korkusu ve başka birçok korkulardan bahsederken, ben kendime not düşme derdindeydim. Sonuç olarak bu eser; bakış açımızı değiştirmeye muktedir, okunmaya değer önemli bir başyapıttır.
Bir sonraki söyleşi konusu Stefan Zweig tarafından yazılan Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu adlı kitabı seçildi. Yine davet ederlerse davete icabet ederim. Nihayetinde O gün yalnızca kitap hakkında konuşulmadı. NFT ile geleceğin muhasebesi üzerine Nezihi Gözen çok ilginç bilgiler verdi. Bana bilim kurgu filmleri gibi gelse de dikkatlice dinledim. Peki nedir bu NFT (Non fungible Token) en kısa tanımı takas edilemez jeton olan NFT: Dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blokzinciri adı verilen bir dijital defterde depolanan veri birimi olduğunu öğrendim.
Mali müşavirlerin ve muhasebecilerin oluşturduğu topluluğa 10 yıl sonra muhasebe mesleği bitecek der demez herkesi bir gülme aldı.
– Ah! Yapmayın bitirdiniz mesleği Nezihi bey!
diye kendi aralarında konuşanlar oldu. Pek çok meslek ilerleyen teknoloji ile yok oluyor ve kaybolmaya yüz tutmuş meslekler her geçen gün artarak devam etmekte. Örneğin benim aklıma gelen; köprülerde çalışan gişe memurları artık yoklar. İleride Avukatlar, Emlakçılar ve Tercümanlar sayısı azalabilir bilgisi mevcut. Şimdi kripto paralar, Bitcoinler havada uçuşuyor. Salatalık sanal parayla ödenecek! Şaşkınız!
Oysa inanılmaz rakamlara satılan fotoğraflarlar var. Hatta ve hatta ruhunu satıp alıcı bulan biri bile var. O derece çılgınlık. Bir yandan dijital sergiler gezmeye başladık. İşin sanatsal boyutu da değişime uğruyor, hem de anbean. Mesela öylesine karda çekilen elektrikli scooter fotoğrafı NFT ortamında satıldı. Fotoğrafa bakınca bilmem siz de der misiniz? Neden bu resim?
Artık söyleşi bittiğin de devreler biraz yandı ve tutuştu. Geldi mi kokusu!
Kapanışı kafenin hemen yan sokağında yani yine Cihangir Beyoğlu’nda bulunan üç katlı Orhan Kemal Müzesi’ni ziyaretle nihayetine erdirdik. Katılmak isteyenlerle müzeye vardığımızda kişi sayısı 18 kişi kalmıştı. Orhan Kemal’in oğlu (Işık Öğütçü ) müzedeki her şeyi tarihleriyle olaylarıyla tek tek anlattı. Toplu resimler çekildi. Bolca anı dinledik. Işık Öğütçü o kadar ilgili ki hayran kaldık kendisine. Ayrıca müzenin hemen alt katında İkbal Kahvesi var. Işık bey orada babasının kitaplarını satıyor. Ben Orhan Kemal’in Bütün Oyunlar kitabını aldım ve kendisine imzalattım. Onunla konuşmak ve tanışmak isteyen herkes uğrayıp nemalanabilir. Ülkemizde böyle anıları bizlere yaşatan güzel insanlara ihtiyaç var ve bu güzel insanların hiç tükenmemesi dileğiyle! Emeğine ve yüreğine sağlık! Işık Öğütçü.
