Önceki yazıda devamı olacağını, dalkavuk insansının tanımını veya özelliklerini yazacağımı ifade etmiştim.
Dalkavuk insansının tanımı veya özelliklerini okurken çevrenizde ne kadar çok olduklarını fark edeceksiniz. Hatta diyeceksiniz ki “Her yerdeler.”.
Bu dalkavuk insansının birinci özelliği şudur: Kendinin tek düşüncesi makamı veya kazancıdır. Çıkar sağlayacağı kişiye her türlü boyun eğer. Örneğin; kendinden makamca üstün birinin her dediğini sorgulamadan kabul eder, boyun büker, ona tanrı gibi davranır. Böyle yaparak terfiyi garantilemeyi elde edeceğine emindir. Bunların makatı koltuk-makam için can atar. Yanı sıra bu tür eğilmelerini yalan ve saçma manifestolara dayandırır. Bu konudaki en ünlü dayanağı ” Meslek de asker gibi olmak.” tır.
İkinci özelliği ise ideolojisinin olmayışı ve gününe göre hal alışıdır. Kesinlikle ilkesi ve ideali yoktur. Güç kimdeyse yolu odur, koltukların başı kimse başı odur. Hatta bu durum o kadar halk tarafından da benimsenmiştir ki “Baş olda ne başı olursa ol.” diye deyim bile ortaya çıkmıştır. Yani bu deyim de pezeveng başı bile önemlidir denmek isteniyor.
Üçüncü en büyük özellikleri ise korkak oluşlarıdır. Bu korkaklık keyiflerini ve maddiyatını kaybetmek üzerinden gelir.
Keyfi maddiyattan gelir, canı ise maddiyattan önemsizdir.
Bilindiği üzere Osmanlı’da dalkavukluk bir meslektir. Bu meseleye girmeyeceğim fakat tarihin gördüğü en büyük dalkavuk hakkında bahsedeceğim.
Tarihde bilinen en ünlü dalkavuk Alman şair Goethe’dir. Meşhur bir dukanın sarayına kapağı atmıştır. Ölene kadar da orada kalmak için elinden gelen yalakalığı yapmıştır. Döneminde ünlü olmasına rağmen duka ona her istediğini yaptırmıştır. Neyse ki öldükten sonra bu anılar çok ağır basmamış eserleri ağır basmıştır.
Türk tarihine girersek birçok dalkavuk vardır dolayısıyla çok yer kaplar. Ama şunu söyleyebilirim: Gözünüzü kapatın ve düşünün. Ne çok var değil mi?
0
Alkışla
0
Sevdim
0
Kızgın
0
Şaşırmış
0
Beğenmedim
