Disney, Ermenî Mes’elesi ve Atatürk

Kutlu Altay Kocaova

Bilindiği üzere Disney grubu, altı bölümden oluşan bir Atatürk dizisi çektiklerini ve Türkiye Cumhûriyeti’nin 100. yılı olan 29 Ekim 2023’te gösterime gireceğini açıklamışlardı. 28 Ekim 2022 târihinde de dizinin ilk fragmanı yayınlanmıştı. Bunun ardından ise ABD’de Ermenî örgütleri, başta ANCA (Amerikan Ulusal Ermenî Komitesi) olmak üzere protesto gösterilerine başlamışlardı. Hattâ 2 Temmûz 2023’te Disney grubu, dizinin yayınlanacağı, fragmanla birlikte tekrâr açıklayınca Türk izleyiciler, oldukça sevinmişti. Ancak geçen günlerde ANCA, Disney’in Atatürk dizisini yayınlamayacağı açıkladı ve bir teşekkür mesajı yayınladı. Bununla birlikte Disney’in hâlâ resmî bir açıklama yapmaması, bu kadar gün geçmesine rağmen yalanlamaması, ANCA’nın iddiâsını doğruluyor gibi…

Peki, Ermenîler neden bu kadar tetiklendi, neden yine saldırıya geçtiler? Buna bakalım…

Atatürk, Ermenîler için ikinci sırada düşmân sınıfındadır. Ermenîler için en büyük düşmân, ünlü Tehcîr’in planlayıcıları ve uygulayıcılarıdır. Yâni başta Tal’at Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Bahâeddîn Şâkir, Doktor Nâzım gibi İttihâdçılar ile yerel yöneticilerdir. Zâten 1920-22 sürecinde terörist Nemesis operasyonunu, bu isimler için düzenlendiler. Atatürk bir İttihâdçı olsa da, o dönemde cephedeki bir subaydır. İkinci sırada ise İstiklâl Savaşının komuta kademesi yer alır. Yâni ABD başkanı Wilson’ın planladığı ABD korumasında kurulacak olan Ermenistan’ın kurulmasını engelleyenler… Kâzım Karabekir, Atatürk ve diğer komutanlar, bu gruptadır. Üçüncü sırada ise günümüze kadar gelen sürede var olan Türkiye ve Âzerbaycan devlet yöneticileri gelir. ASALA’nın 1970’lerden 80’li yıllara kadar başta Türk diplomatlar olmak üzere yaptığı sayısız terörist saldırı, bunun parçasıdır.

Ermenî mes’elesi, bilindiği üzere Osmanlı’nın son döneminde Sırp ve Yunan isyânlarıyla başlayan, Osmanlı bünyesindeki milletlerin bağımsızlıklarını kazandıkları isyânlar zincirinin bir parçasıdır. Ancak diğer milletlerin aksine başarısız olmuşlar ve bedelini Tehcîr ile Türk topraklarını terk ederek ödemişlerdir. Şimdiki Ermenistan ise Sovyet devrimi sürecinde Rus topraklarında İngilizlerin kurduğu bir devlettir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla da tekrar bağımsız olmuşlardır. Ancak yine de asıl hedefleri olan “Denizden (Akdeniz ve Karadeniz) denize (Hazar) Büyük Ermenistan” hedefini gerçekleştirememişlerdir.

Aslında bu süreci, birkaç basamakta ele alabiliriz. İlk adım, Sultân 2. Abdûlhamid devrindeki Hamîdiye alayları ile Ermenî isyânlarına karşı yürütülen savunma durumudur. İkinci adım ise Ermenî örgütlerinin ileri gelenlerinin tutuklanması ve Tehcîr karârıdır. Artık Türkler, bu konuda taârrûz durumuna geçmiştir. Üçüncü adım da “Denizden (Akdeniz ve Karadeniz) denize (Hazar) Büyük Ermenistan” hedefinin Hazar kısmını ortadan kaldıran Kafkas İslâm Ordusu harekâtıdır. Böylece Âzerbaycan’ın istiklâli ve varlığı güçlendirilmiş ve Ermenîlerin Âzerbaycan’ın tümünü yutma planları ezilip geçilmiştir. Dördüncü adım ise Kâzım Karabekir Paşa ve Mustafâ Kemâl Paşa eliyle Erzurûm Kongresi ile başlayan süreçtir. Bilindiği üzere Mondros Ateşkes Andlaşması’nın 24. maddesi, Doğu Anadolu’da bir Ermenî devleti yaratmayı amaçlıyordu. Zâten ateşkesin, İngilizlerin önerdiği ilk taslağında açıkça “Ermenî illeri” ifâdesi yer almaktaydı. Biz bunu tanımayacağımızı ortaya koyduk. Karabekir Paşa’nın 1920 sonbaharında başlattığı ve Oltu, Sarıkamış, Kars ve Gümrü muhârebeleri ile kesin zafer kazanıp, Taşnak Ermenîlerinin bütün gücünü kırdığımız harekât ile de bütün planlarını yok etmiş olduk. Yine de Ermenîler, Yunanların ve İngilizlerin Ankara’ya girmesini, Mustafâ Kemâl Paşa’yı yenmesini beklemişlerdi. Ancak 30 Ağustos 1922 zaferi ile de tamâmen sona ermişti.

Dolayısıyla Ermenîler için Mustafâ Kemâl Paşa’nın düşmân sınıfında görülmesi normal bir durumdur. Aynı şekilde ona karşı propaganda yapmaları ve herhangi olumlu bir durumu engellemeye çalışmaları da normal bir durumdur. Yâni kendisini Atatürkçü sanan bâzı câhiller, “İyi de Atatürk’ün Tehcîr ile bir ilgisi yok ki. O Çanakkale’deydi” demesi, cehâletten ve düşmânını tanımamaktan başka bir şey değildir.

ABD’de Ermenî diasporası, her zamân güçlü olmuştur. Özellikle gösteri dünyâsında çok etkili olmuşlardır. Kardaşyan adlı Ermenî faşisti âilenin, ne kadar etkili olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bunlar ABD’de Amerikan doları, Fransa’da da euro gölgesinde zevk û sefâ içinde yaşayan, dolayısıyla Türk düşmânlığı yaparken çok rahat olan insanlar. Ermenistan’dakiler ise fakir ve ciddî sorunlar yaşıyorlar. Diaspora için Türklerle yapılacak bir barışın bir anlamı yok. Çünkü onları düşmânlık yaşatıyor. Ama Ermenistan’dakiler Türklerle barış yapmak zorunda. Çünkü barış yapmadıkça daha da yoksul olacaklar, daha da açlık çekecek, daha da yenilecekler.

Peki, buna karşı ne yapılabilir? İlk olarak, hayâtın en gerçekçi yolu olan silâh gücü ile hareket edilmeli ve Hankendi’ndeki işgâl yönetimi artık son bulmalıdır. Önce bu bölge, en ağır ambargoyu yaşamalı ve Âzerbaycan’ın onayı olmadan hiçbir şeyin girmesine izin verilmemelidir. Gıda yardımı, silâhların teslîmi şartına bağlanmalıdır. Ardından da işgâl yönetimi dağıtılmalıdır. Türkiye de Disney yönetimine karşı tavır almalı, çok ağır ekonomik yaptırımlar uygulanmalı, üyeliği olanların bitirmesi sağlanmalıdır. Kaçak yollardan Disney yayınlarını izleyenlere yönelik de, herhangi bir hukûkî adım atılmamalıdır. Bir ticârî işletme olan Disney, Türkiye üzerinden para kazanamamalı, tam tersine büyük kayıp yaşamalıdır.

Bu konu, 200 yıllık Ermenî mes’elesinin son şeklidir ve bir cephe savaşıdır. Bu cephe savaşında Türkiye’nin karşısında olan herkes, bunun bedelini ödemelidir.

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Disney, Ermenî Mes’elesi ve Atatürk