-Hanııım, çocuklar hazırlanın. Bu hafta sonu size sürpriz, Ay’a gidiyoruz. Yalnız hafta sonu otoban kalabalık olur, eski usul roket yolundan gidicez.
Ben zaten Sayın Ulaştırma Bakanımız Karaismailoğlu bir açıklamasında “Uzaydaki varlığımız ve gücümüzü tüm dünyaya hissettirdik” dediği gün anlamıştım.
Siz bakmayın ”ülkemizde daha yerçekimsiz oda bile yok, bir astronota –bardak, çanak – deseniz ne olur, bir astronot kaç yılda yetişiyor, bunu için gerekli hiçbir tesise sahip bile değiliz “ diyen uzmanlara.
Bugüne bugün “Baleye” spor demiş, 8-10 yılda yetişen balerin ve baletliği 57 saatlik kurs ile verebilen bir Türkiye var.
Açarız bir kurs, 60 saatte astronot, 65 saatte kozmonot yaparız. (Kozmonot olmak niye daha uzun sürüyor derseniz ona Rusça da öğreteceğiz ondan.)
Neymiş efendim Nasa açıklama yapmış, Ay’a gitmenin ek maliyeti Amerika için 35 milyar dolarmış da, yok efendim üstelik onlarda tüm tesisler varmış biz hepsini sil baştan yapacakmışız da, 38 milyon bütçeli Türkiye uzay kurumu ile bu nasıl olacakmış da , kurum bütçesi ve bilimsel gücü ile atmosfere çıksak iyiymiş falan filan. Bu işte 10 yıldır gökyüzünde gezen ama kimseye görünmeyen “yerli uçak” işine dönermiş de. Yok efendim “Her kuşu sevmişiz bir leylek kalmış” da “Ayranımız yokmuş içmeye, roketle gidiyormuşuz Ay’a”
Bunlar büyük resmi göremeyenlerin lafları siz onlara bakmayın.
Bakın Japonya’ya Anadolu Ajansı haberini bile yaptı. Pandemi yüzünden tam bin esnaf kepenk kapatmış orada da. Gerçi bizdeki kapanan esnaf ile sayı tutmuyor ama fakirlik yüzünden intihar edenler ile rakam aynı. Demek ki onlarda bile problem büyük.
Tüm bunlar küçücük problemler, ben bu yazımda gerçek ve en büyük problemlerimize elbette değineceğim.
Hava olmayan ortamda abdest nasıl alınacak, namaz saatleri nasıl belirlenecek, ezanı nasıl duyacağız, kıble ne yönde olacak? Efendime söyleyeyim mangal nasıl yapacağız?
Dünya bir yana 5 müteahhidimiz bir yana, proje için yolcu garantisini bu eşsiz insanlara nasıl vereceğiz?
İşte gerçek problemlerimiz bunlar.
Ne o yazım komik mi geldi, Suluk reklamı yapıp “bittikçe doldurabiliyorsunuz, üstelik yudum yudum içebiliyorsunuz.” Diyen fenomenin 2 milyon takipçisi olan bir ülkeyiz biz kardeşim.
Buğday satarak fabrika kurardık, fabrika satarak buğday alan bir ülke olduk.
Köprüden geçenlerden para alan kişiye Deli Dumrul derken, görmediğimiz geçmediğimiz köprüye para öder olduk.
Eloğlu dünyanın en pahalı uçak gemisi “USS Gerald R.Ford” 13 Milyar dolara yaparken, Suriyelilere 37 milyar dolar harcayan ülke olduk.
Elektrik borcu yüzünden intihar edenler var iken, elektriği kesen firmanın 422 milyon borcunu silen ülke olduk.
Şu pandemi sürecinin önemli firması Biontech-Pfizer in 1.313 çalışanı 7 milyar dolar bütçesi var iken, 101.116 çalışan ile 12.9 milyar TL diyanete yıllık bütçe ayıran ülkeyiz biz.
Ne yazalım?
Parası neyse veririz Rusya’ya veya Ekon Musk’a. Bir seçilmiş Türk vatandaşını götürüverirler Ay’a.
Gittik mi gittik…
