• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - İstanbul

İlay Aksoy : “Dünya’da hiç bir ülke 5 milyon nüfuslu Suriyeliye bakmaz.”

featured

Demokrat Parti Genel İdare Kurul Üyesi İlay Aksoy, Türkiye’yi yakından ilgilendiren konuları, Geçici Koruma ile Türkiye’ye gelen Suriyelileri, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin Türkiye için önemini, neden Demokrat Parti’de siyaset yapmak istediğini ve birçok soruyu SabitHaber Genel Yayın Yönetmeni Gökhan İlhan‘a cevapladı.

Gökhan İlhan : İlay Aksoy sizi merak edenler için kendinizi bir kez daha tanıtabilir misiniz ? İlay Aksoy kimdir ? 

İlay Aksoy : Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) doğumluyum. 1969 yılında dünya’ya geldim. Kıbrıs savaşını görmüş bir insanım. Ülkemizin ve egemeliğimizin kısmende yitirdiğimiz süreçten geçmiş bir çocuğum. Son derece milliyetçi bir aileden geliyorum. 17 sene yurt dışında kaldım. Avusturalya’da yaşadım. Gurbeti de çok iyi biliyorum. Anavatandan uzak kalmayı da çok iyi biliyorum. Dolayısıyla toprağın kıymetini çok iyi biliyorum. Hasretini de biliyorum. Bugünkü hassasiyetim ve ağırlıkla yoğunlaştığım konuların temelinde hem toprak kaybetmek, hem egemenlğin bir kısmını yitirmek hemde vatana hasret bir biçimde büyümenin etkisi vardır.

Ben Avusturalya’da moda ve tekstil okudum. Mezun olduktan sonra Türkiye’ye geldim. Tekstil ile uğraştım. Ardından siyasete atıldım. Siyasete ilk 2009 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile atıldım. 2012 yılında CHP’de Parti meclis üyeliği yaptım. CHP ‘de “Ulusalcı” dedikleri kanattaydım. 2017 yılında referandum ile birlikte, Anayasa maddelerinin değişmesi istendiğinde, neden “Hayır” dediğidiğimizi anlatmamız gerekiyordu. O süreçte Meral Akşener ile tanıştım.  “Şehit Aileleri Vatan İçin Hayır Diyor” adıyla bir platform kurduk. Yaklaşık 15 ili şehit aileleriyle beraber dolaştık ve çalıştık.

İyi Parti kurulduğunda Meral Hanım (Akşener) davet etti beni ve kuruculardan biri oldum. 4,5 senede İyi Parti’de siyaset yaptım. Benim için çok kıymetliydi. Çünkü çok şey öğrendim. 2018 yılında İstanbul 2. bölge 4. sıradan İyi Parti milletvekili adayı oldum. 2019 yılında Fatih’te CHP ile İyi Parti ittifak kurması gerekiyor diye bir görüş bildirdim. Beni Fatih Belediye Başkan Adayı olarak atadılar. Hiç bir hazırlığımız olmadan 28 gün çalıştık. Fatih’teki hayatı, arapça tabelaları, vergi vermeyen Suriyelileri gördükten sonra “Fatih’i Suriyelilere teslim etmeyeceğim” afişi astım. O afiş benim hayatımın dönüm noktası oldu.

Gökhan İlhan : Demokrat Parti’de Genel İdare Kurul (GİK) üyesi olarak siyasi hayatınıza devam ediyorsunuz. Neden Demokrat Parti ?

İlay Aksoy : Öncelikle Gültekin Bey (Uysal) bana çok güven veriyor. Duruşunu çok kıymetli ve yerinde buluyorum. Türkiye’de adalete susadık, adalet istiyoruz. Kim bu ülkeye kötülük yaptıysa yargı önünde hesabını vermeli. Siz geleceksiniz talan edeceksiniz, fakirleştireceksiniz, gelir seviyesi, eğitim seviyesi olarak İnsanları 30 yıl, 40 yıl geriye götüreceksiniz. “Sonra ben gidiyorum” diyemezsiniz. Devr-i Sabık sayesinde biz tekrar Dünya ile rekabet edebilecek hale gelebiliriz, saygınlık kazanabiliriz. Müslüman dünyasında biz en modern müslüman ülkesi olarak çok ciddi örnek bir ülkeydik ama şuan geldiğimiz noktada son derece Orta Doğu alışkanlıklarını benimsemiş bir yapı içindeyiz maalesef.

Ülkemizin tekrar kurucu ayarlarına dönmesi lazım. Demokrat Parti’nin Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuad Köprülü gibi isimlerinden gelen kurucu ayar felsefesiyle kurulmuş olması ve ikincisi geldiğimiz noktada Gültekin Bey’in (Uysal) “Devr-i Sabık yaratacağız ” demesi inanılmaz bir karşılık buldu. İnsanlar gerçekten adalet istiyor. Adalet olmadıktan sonra hiçbir birey kendini toplumda güvende hissetmez.

Gültekin Uysal’ın genç olması, gençliğinin getirdiği bakış açısıyla Türkiye’yi ve Dünya’yı farklı okuyabilmesi, yenilik getirmek istemesi çok önemli faktörler.

Gökhan İhan : Geçici Koruma ile gelen Suriyeliler ve benzeri unsurlar açısından yaptığınız, yapacağınız politikanın Demokrat Parti’de uygunluğu nedir? Bu düşüncelerinizi vatandaşlara aktarabilecek misiniz?

İlay Aksoy : Türkiye, 2019 yılından itibaren uyanma devri yaşıyor. Çoğu insan onların Mülteci mi ? Göçmen mi? Muhacır mı? Ensar mı ? olduğunu bilmiyor, tanımlarınıda bilmiyor. Niye geldiklerini bilmiyorlar. Suriye bize savaş açmadı. Neden biz bu kadar mağdur olduk bilmiyoruz! Savaş orada oldu ama mağduruyeti biz yaşadık. Neden Türkiye, Suriyeliler sayesinde bu kadar fakirleşti bilmiyoruz! çok çelişkilerle dolu bir süreç ama 2019 yılına kadar bu konu yaşandı ama hiç konuşulmadı.

Yerel seçim bu iş’te bir dönüm noktası oldu ve bir baktık her yerde bu sorun var. Konya’dan, Kayseri’den, Erzurum’dan her yerden bana mesajlar gelmeye başladı. 2019 yılından itibaren bazı siyasetçiler bu konu üzerine daha fazla yoğunlaşmaya başladı. Mesela Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Zafer Partisi, hepimiz bunları bir şekilde konuşmaya, gündeme getirmeye çalışıyoruz. Ancak bunun bir devlet politikası olması gerekiyor. Hükümet ve devletin aynı fikirde olması, hükümetin uygulayıcı olması gerekiyor. Ben tek olduğumu düşünmüyorum. Çünkü Türkiye bir uyanış devri yaşadı 2019 yılında. Bir vatandaş olarak bu sürece katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana diyorum.

Bu uyanış devrinden sonra artık aksiyon devrine giriliyor. İktidar değiştikten sonra olacak. Türkiye’de ne olursa olsun. Her değişim meşru yollardan olmak zorunda çünkü Cumhuriyetimize o yakışır. Sayın Gültekin Uysal’ında çıkışları, konuşmaları, bir kongrede ilk kez bir Genel Başkan’ın ağzından, Türkiye’nin adeta bir sessiz işgale uğradığı ifadesini duyduk. Bu yanyana getirilen çok anlam yüklü bir ifade, bu sözü hiçbir Genel Başkan söylemedi. Dolayısıyla Gültekin Uysal’ın bu konuya karşı son derece ciddi bir bakış açısı var.

Herşeyden önce getirilen 5 milyon Suriyeli vatandaş olamıyorsa önlerindeki en büyük engel 1951 Cenevre Sözleşmesidir. Cenevre Sözlemesini ısrar eden, demografik çekinceyi ortaya koyanda Demokrat Partidir. Kökleri zaten bunu engellemek üzerine kodlanmış bir partidir. Kendi açımdan Demokrat Parti’de olmam olması gereken nedenlerden bir tanesi bu. Çünkü partinin içerisinde bu felsefede olan yapı var. Demokrat Parti’nin devlet hafızasıyla birlikte, Millet İttifakı’nın içinde bu konuyla ilgili önemli bir denge unsuru olacağını düşünüyorum. Bu benim samimi mücadelem ve Demokrat Parti tarafından görüldü. Samimi bir şekilde “mücadele edelim” çalışması içerisine gireceğimizi görüyorum.

İlay Aksoy : "Dünya'da hiç bir ülke 5 milyon nüfuslu Suriyeliye bakmaz."

Gökhan İlhan : Türkiye’nin elinde 1951 Cenevre Sözleşmesi gibi önemli bir avantaj var. Peki Demokrat Parti’nin dışında neden diğer partiler bu sözleşmeyi ele almıyor ?

İlay Aksoy : Bugün Cenevre Sözleşmesi, Montrö kadar kıymetli bir sözleşmedir. Montrö sözleşmesi kadar önemlidir. Çünkü, 5 milyon kişiye vatandaşlık verilmesine en büyük engeldir Cenevre Sözleşmesi, bu çok önemli. Bugün 5 milyon yabancıya oy hakkı verdiğinizde, düşünsenize bütün dengelerin nasıl değiştiğini Türkiye’de.

Vatanını seven, korumak isteyen herkes bu misyonu üstlenmeli. Ülke sadece sınırda korunmaz. “Hudut Namustur” evet kesinlikle namustur. Ama hududun içi daha da büyük namustur. Bugün egemeliğinizi hududun içinde kaybedebiliriz. Ama hududun içinde sosyolojik egemenliğinizi, demografik egemenliğinizi, ekonomik egemenliğinizi, dil egemenliğinizi, kültürel egemenliğinizi ve iskan egemenliğinizi yitirirseniz zaten azınlığa düşmüş oluyorsunuz. “Kale içten fethedilir” şuan kalenin içindeler.

Şuan Suriye meselesi, Fetullah Gülen projesi’nden ayrı bir proje değil, birebir aynıdır. Suriye meselesine bakarsanız ilk başta, 134 ülke müdahil oldu, 40 farklı dil konuşuldu orada, çok sayıda yabancı savaşçı gitti bölgeye şuan ise Ukrayna’ya gidiyorlar. Suriye savaşı ilk başladığında, hava operasyonu yapmakta Suriye niye gecikti biliyor musunuz? Orduyu ilk terkeden havacılar oldu, Muhalif tarafa geçen havacılar oldu. Peki, 15 Temmuz 2016 yılında darbe girişimi olduğunda ilk girişim havacılardan gelmedi mi? Necmettin Erbakan’ın sözü çok yerindedir; “Konu Suriye ise bilin ki sıra Türkiye’dir.” Hem muhalefetin, hem iktidarın tabanları ne olup bittiğine tam hakim olamadığı için daha bir gür sesle tepki veremediler, şuan yeni yeni odaklanılması gerektiğini düşünüyorlar.

Demokrat Parti’nin, bu konuya daha fazla ağırlık vermesi için hem zemini müsait hem de Millet İttifakı’nın içinde olması çok önemli çünkü tetikleyici güç olur. Artık bütün siyasetçilerde biliyor, bu meseleye gerekli ağırlık ve sorumluluk verilmezse seçmen affetmeyecek. Seçmen bu konuda çok katı. Bu konuyla ilgili çözüm bulamayan tamamen oyun dışı kalacak. Suriye meselesi, sessiz işgal meselesi bizim egemenliğimizi yitirmemiz noktasına geliyor, bizlerin meşru yollarla mücadele etmesi lazım.

Gökhan İlhan : Devletçi bir anlayışa mı sahipsiniz ? 

İlay Aksoy : Kesinlikle. Hükümetler devleti idare etmek için emaneten gelir. Devlet omurgamızdır. Devletimiz bizim koşulsuz şartsız sahiplenmemiz gereken yapıdır. Bizler hiç zaman devlete karşı olamayız, yanında olmak zorundayız, devletin arkasında olmak zorundayız, devlete sığınmak zorundayız. Biz ne kadar devlete sahip çıkarsak devlette bize sahip çıkma imkanına sahip olabilir. Hiç bir vatandaş devletini yalnız bırakmamalı, terketmemelidir.

Gökhan İlhan : Tekrar Fatih Belediye Başkan adayı olmak ister miydiniz? , Belediye Başkanlığı, Milletvekili adaylığı düşünceniz var mı?

İlay Aksoy : Şöyle söyleyebilirim; şu olmak istiyorum, bu olmak istiyorum gibi konuşmalar bana göre çok gereksiz konuşmalar. Çünkü ben siyaseti bir yere birşey olayım diye yapmıyorum. Siyaset bir araçtır. Siz bir takım şeyleri değiştirmek istiyorsanız meşru yollarla değiştirmeniz lazım siyasette bunun meşru yoludur. Dolayısıyla yetki olmadan da etki olmuyor. İleride partim beni uygun görürse, bana nerede ihtiyaç varsa benim orada görev yapmam gerekiyor.

Fatih’in şöyle bir özel durumu var, Fatih herhangi bir ilçe değil, Fatih bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde kazananılması gereken bir ilçedir. Demografik yapısıyla, oradaki insan sirkülasyonuyla, gelen insanların orada bir takım faaliyetleriyle Cumhuriyetten adeta ayrı bir yaşayan ilçe ve tekrar kazanılması gereken bir ilçedir. Bugün Kanal İstanbul projesine baktığımızda, Fatih’i adeta bir ada haline getiren bir yapı var orada.

Batı hiçbir şeyi unutmaz. Bugün 18 Mart röportajı yaptığımız tarih 18 mart bugün Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü, bugün aynı zamanda ne oldu? 18 Mart 2016 yılında AB ile Türkiye geri dönüş anlaşmasını yaptı. 17 Mart’ta olabilirdi ,19 Mart’ta olabilirdi neden 18 Mart’ta yapıldı? Çünkü Avrupa’ya bizim üzerimizden giden geçişleri durdurdu. O gün Avrupa bize set koydu ve bütün yabancıları Türkiye’ye adeta hapsetti ve bizim Avrupa Birliği’ne giriş hayalimize kilit vuruldu.

İlay Aksoy : "Dünya'da hiç bir ülke 5 milyon nüfuslu Suriyeliye bakmaz."

Gökhan İlhan : Düşüncelerinizden dolayı adınızı Zafer Partisi ile özellikle sosyal medya üzerinden ilişkilendirmeye çalışanlar oldu. Zafer Partisi’nden teklif geldi mi? 

İlay Aksoy : Sayın Ümit Özdağ’dan bana bir teklif gelmedi. Ancak Teşkilat Başkanı teklifte bulundu. Cenevre Sözleşmesi benim için çok önemli Demokrat Parti’nin kodlarında var bu önlem. Biz farklı yerlerde siyaset yapmalıyız ki farklı kitleleride bilinçlendirelim.

Zafer Partisi’nin tabanı kimisi MHP’den, kimisi İyi Parti’den sonra Zafer Partisi’ne geçti. Ortak bir parti de siyaset yaptık şuanda aynı görüşleri paylaşıyoruz. Doğal olarak bu konuya hassas olan taban, Zafer Partisi’ne üye olan beni de takip ediyor.  Benim gitmem gereken yer bir tek Demokrat Parti olabilirdi.

Demokrat Parti’ye katılmamın ardından çok yoğun mesaj aldım ve o mesajları tek tek cevapladım. İnsanlar bana değer verip, zaman ayırıp bir mesaj yazmış ve üzüntülerini dile getirdiler. Ben bu süreçte iki şeyi fark ettim, seçmenler güvendikleri siyasetçiler tarafından o kadar hüsrana uğramışki, tekrar hüsrana uğramaktan çok korkuyorlar. İkincisi, benimle birlikte bu meseleye bu kadar kafa yoran ve içinden hisseden çok ciddi bir kitle var. İnsanlarla hareket ettiğimizi gördüm birbirimizi tanımadığımız halde, onun için Demokrat Parti’ye neden katılıdğımıda açıklamam gerekiyordu. İnsanlar, ” İnşallah Suriye politikanızdan vazgeçmezsiniz, İnşallah çizginizi değiştirmezsiniz, İnşallah sizi susturmazlar.” temennisinde bulundu. Bu konularda Gültekin Uysal tarafından kurumsal imkan veriliyor, göç politikasının üzerine gidebileceğimiz bir zemin hazırlanıyor. Bunuda Türkiye adına yapmamız lazım.

Gökhan İlhan : Geçiçi Koruma ile gelen Suriyeliler ve benzer unsurlar tarafından düşüncelerinizi açıkça söylediğiniz için ve vatandaşları Suriye meselesi konusunda bilgilendirdiğiniz için tehdit ediliyor musunuz?

İlay Aksoy : Tehdit edildiğim zaman gerekli yerelere müracaat ediyorum. Avukatımla görüşüyor, savcılığa şikayette bulunuyoruz. Bazı şikayetlerimiz defalarca başvurumuza rağmen hiç işleme alınmıyor. Burası bizim. Kendi ülkesinden kaçmış bir insan burada beylik yapmamalı. Biz cesareti, sahiplenmeyi Atatürk’ten öğrendik. Gençliğe Hitabesi, verdiği öğütler bu günler için yazıldı.

Gökhan İlhan : Son olarak ne eklemek ve söylemek istersiniz ?

İlay Aksoy : Öncelikle çok teşekkür ederim böyle fırsat bir verdiğiniz için. Türkiye göç meselesini çözmeden, ekonomisini, Dünya’daki pozisyonunu, ticaretini, geleceğini herşeyden önce egemenlik güvenliğini koruyamaz. Biz Türkiye’deki göç sorununu çözmek zorundayız ki, ekonomik olarak kalkınalım. Yeniden eğitimde, dış politika da, tarım da Dünya ile rekabet edebilme haline gelelim.

Dünya’da hiç bir ülke 5 milyon nüfuslu Suriyeliye bakmaz. AB verdiği kısmende olsa kaynakları kesecek ve biz başbaşa kalacağız. Bugün bizim fakirleşmemezin nedeni yabancı bir kitleye sağlanılan orantısız bir yardımdır. Günde üç kere Suriyelilere bedava ekmek dağıtılıyor. Bize öyle bir imkan yok. Kendi özyurdumuzda gariban olmuşuz, sığıntı olmuşuz. Bu durumun tek tarifi var; sessiz işgal! Bu problem her partinin birinci meselesi olmak zorundadır. Siz bunu sağlayamazsanız halk sizi affetmez. Ama ne olursa olsun bu işin sokakta çözülmemesi lazım, ortak bir fikre sahip değilseniz bu iş sokağa kalırsa suçlu olan bu sorunu görmeyenler olacaktır. Bu problemi siyasetçiler yarattı. Çözümünüde siyasetçilerin bulması gereklidir.

Röportaj : Gökhan İlhan

Daha fazla haber için : www.sabithaber.com

 

 

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
İlay Aksoy : “Dünya’da hiç bir ülke 5 milyon nüfuslu Suriyeliye bakmaz.”