Millî Şehid Kemâl Bey Hakkında 14 Ekim 1922 Tarihli TBMM Tutanakları

Kutlu Altay Kocaova

10 Nisân 1919 târihinde Sadrâzâm Dâmâd Ferid Paşa’nın kurdurduğu ve hâkimliği Kürd (Nemrûd) Mustafâ Paşa’nın yaptığı Dîvân-ı Harb, İngilizlere ve Fransızlara yaranabilmek için İttihâdçı avına çıkmıştı. Ermenî tehcîrinin katliâm olduğunu iddiâ eden bu sahte mahkemede Kemâl Bey’e hiçbir şekilde savunma imkânı verilmemiş ve daha yolun başında i’dâm edileceği ortaya konmuştu. İ’dâm edilmeden evvel âilesini, çok sevdiği Türk milletine emânet eden Kemâl Bey’in bu isteği, İstiklâl Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının hemen ardından, 14 Ekim 1922 târihinde TBMM tarafından yerine getirilmiştir.

Türk milleti uğruna cân verenlere selâm olsun…

Hem TBMM arşivinden, hem Resmî Gazete’den düzenleme yapan ve hazırlayan: Kutlu Altay Kocaova

Kayseri Mebûsu Ahmed Hilmi Bey’in, sabık Boğazlayan Kaymakâmı maslub Kemâl Bey âilesine hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş tahsîsi hakkında kânûn teklîfi ve Muvâzene-i Mâliyye Encümeni mazbatası (2/352)

REİS[1] — Efendim merhûm Kemâl Bey’in âilesine maâş tahsîsine dâir lâyihâ-i kânûniyyenin müzâkeresine başlıyoruz. B. M. Meclîsi Riyâset-i Celîlesi’ne Müsellemdir, ki bâzı ölüler milletinin hayat ve intibâhını kazanırlar, hayâtını milleti için fedâ ederler. Merhûm Nusret Bey, bu cümleden olduğuna binâen âilesine maâş tahsîs etmek sûretiyle millet kadirşinâslığını gösterdi. Bunun gibi Boğazlayan Kaymakâmı merhûm Kemâl Bey’in âilesi de yetim bıraktığı çocuğu ile muhtac ve elîm bir vaziyette bulunuyor. Malûm olduğu üzere Kemâl Bey’i vâhi ve esâssız isnâdâta kurbân ederek i’dam ettiler. Sûret-i vefâtı milletin târihinde iz bırakan merhûmun muhtac bulunan âilesine maâş tahsîsi için madde-i âtiye-i kânûniyyenin kabûlünü Heyet-i Umûmiyye’ye arz ve teklîf eylerim.

Kayseri Mebusu Ahmed Hilmi

Madde 1. — Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı, maslub Kemâl Bey’in âilesine şehrî iki bin kuruş maâş tahsîs edilmiştir.

Madde 2. — İşbu kânûn târîh-i kabûlünden i’tibâren mer’idir.

Madde 3. — İşbu kânûnun icrâsına Mâliyye Vekîli me’mûrdur.

Muvâzene-i Mâliyye Encümeni mazbatası Esbâk Boğazlayan Kaymakâmı olup tehcîr ve taktîl bahânesiyle Dersaâdet’te Divân-ı Harb karâriyle şâiben i’dam edilen merhûm Kemâl Bey âilesinin muhtac ve elîm bir vaziyette bulunduğundan bahsile, hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş tahsîsi hakkında, Kayseri Mebusu Ahmed Hilmi Bey’in merbût teklîf-i kânûnîsi esbâbı mûcibesiyle, tetkîk ve mütalâa olundu. Hayâtını milleti için fedâ eden ve vatân-ı mukaddesimiz için, kurbân edilen merhûm Kemâl Bey âilesinin muhtac ve sefîl bir hâlde sürünmesi merhâmet ve adâlet-i milliyyeye mugâyir olmasına ve aynı isnâdâttan dolayı, kezâlik İstanbul’da i’dam edilen Nusret Bey’in âilesine maâş tahsîsi sûretiyle kadirşinâslığını gösteren Büyük Millet Meclîsi’nin Kemâl Bey merhûmun âilesini bu atîfetten mahrûm bırakmıyacağı tabiî bulunmasına ve her ne kadar lâyiha ve Kavânini Mâliyye encümenlerince me’mûrin-i devletten olan merhûm mu’mâ-ileyhin âilesine usûlen maâş tahsîsi lüzûmu dermeyân olunmakta ise de müddet-i hizmeti kânûnen âilesine maâş tahsîsine kâfi gelecek derecede olmadığı icrâ edilen tetkîkâttan anlaşılmasına mebnî merhûm mu’mâ-ileyhin melfûf şahâdetnâme mûcibince, efrâd-ı âilesi dokuz yaşında Müzehhez hanım ve sekiz yaşında Müşerref hanım ve dört yaşında Adnân Bey nâmında üç çocuğuyla Hatîce hanım isminde bir âilesinden ibâret olduğu anlaşılmakla beherine beşer yüz kuruş i’tibâriyle âile-i mu’mâ-ileyhaya hidemât-ı vatâniyye tertîbinden şehrî iki bin kuruş maâş tahsîsi encümenimizce kabûl edilmiş ve bu bapta tanzîm kılınan lâyihâ-i kânûnîye merbûtan takdîm kılınmış olduğundan, bir ân evvel tasdîkiyle mezkûr âilenin zarûret ve sefâletten tahlîsleri Heyet-i Celîle’nin nazâr-ı şefkat ve merhametine arz olunur.

23 Ağustos 1338

Reis Mazbata M. Kâtip

Gâzianteb Hakkâri Yozgad

Ali Cenânî Mazhar Müfid Feyyaz Âli

Âza Âza Âza

Erzincan Yozgad Kayseri

Mehmed Emîn Bahrî Osman Zekî

Mevadd-ı Kânûniyye

Madde 1. — Dersaâdet’te Dîvân-ı Harb karâriyle şâiben i’dam olunan Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in refîkâsiyle üç çocuğuna hidemât-ı vatâniyye tertîbinden beşer yüz kuruş i’tibâriyle şehrî iki bin kuruş maâş tahsîs olunmuştur.

Madde 2. — İşbu kânûn târîh-i kabûlünden i’tibâren merîyy’ül-icrâdır.

Madde 3. — İşbu kânûnun icrây-ı ahkâmına Mâliyye Vekîli me’mûrdur.

REÎS — Efendim kânûnun heyet-i umûmiyyesi hakkında söz istiyen var mı? (Hayır sesleri.) Maddelere geçilmesini kabûl edenler lûtfen el kaldırsın. Kabûl edilmiştir efendim.

Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in âilesine hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş tahsîsine dâir Kânûn

MADDE 1. — Dersaâdet’te Dîvân-ı Harb karâriyle şâiben i’dam olunan Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in refîkâsiyle üç çocuğuna hidemât-ı vatâniyye tertîbinden beşer yüz kuruş i’tibâriyle iki bin kuruş maâş tahsîs olunmuştur.

EMÎN B. (Erzincan) — Efendim birinci maddede bir tâbir vardır. Bunda nazâr-ı dikkâtinizi celbetmek isterim. “İstanbul’da Dîvân-ı Harb” tâbiri var. İstanbul Dîvân-ı Harbi denildiği zamân mutlakâ onun gayrî meşrû olduğuna dâir bir kayıt olmalıdır. Yoksa aynı tâbiri kabûl edersek İstanbul’da meşrû bir Dîvân-ı Harb tarafından i’dâma mahkûm edilmiş olduğu anlaşılır. Onun için onu takyîd etmek lâzım gelir. Binâ’en-aleyh bu Dîvân-ı Harbin gayrî meşrû ve gayrî kânûnî bir Dîvân-ı Harb olduğunu ira’e edecek tâbir bulmak lâzımdır. Bendeniz burada gayrî meşrû Dîvân-ı Harb denmesini teklîf ederim.

MAZHAR MÜFİD B. (Hakkâri) — Efendim bu Dîvân-ı Harb eğer meşrû olsaydı Büyük Millet Meclîsi, meşrû bir Dîvân-ı Harb’in astığı adama maâş tahsîs etmezdi. Mâdemki maâş tahsîs ediliyor, bununla berâber onun gayrî meşrû denilmesine lüzum yoktur. Esâsen gayrî meşrû,  mevhum bir Dîvân-ı Harbdir. Binâ’en-aleyh buna mâna yoktur.

MÜFİD Ef. (Kırşehir) — Emin Bey’in söylemiş olduğu söze bendeniz de iştirâk ederim. Oraya gayrî meşrû diye bir kayıt girmeli, sonra madde-i kânûniyyede zevcesi tâbiri vardır. Zevcesi tâbir-i malûm-u âliniz mutlaktır. Binâ’en-aleyh Kemâl Beyin iki zevcesi olduğu söyleniyor. Bunun birisi zât’üz-zevctir . Onun için ona maâş tahsîsi lâzım gelmez. Zât’üz-zevc olan varsa o suretle tashih edilmeli.

MAZHAR MÜFÎD B. (Hakkâri) — Efendim Kemâl Bey merhûmun iki zevcesi varmış; fakat bir tanesini hâl-i hayâtında iken ıtlâk etmiştir. İ’dâmında taht-ı nikâhında değildi. Binâ’en-aleyh şimdi bir zevcesiyle evlâtlarına maâş tahsîs ediliyor. Muvâzene-i Mâliyye Encümeni onu nazâr-ı dikkâte almış ve kânûnu ol veçhile yapmıştır.

HÜSEYİN AVNI B. (Erzurum) — Bendeniz isimlerinin yazılmasını isterim. Çocukların isimleri de esbâb-ı mûcibe mazbatasında zikredilmiştir.

HAFIZ MEHMED B. (Trabzon) — Maddelere de isimleri girmelidir.

MAZHAR MÜFİD B. (Hakkâri) — Arzû ederseniz maddede isimlerini zikredebilirsiniz. Esbâb-ı mûcibe mazbatasında vardır. Heyet-i Âliye’nizin kabûlüne iktirân ederse isimleri maddelere de konabilir. Sonra efendim rüfekâdan Emin Beyefendi ve Müfid Efendi Hazretleri gayrî meşrû kaydının da vaz’ını beyân buyurdular efendim. Eğer meşrû i’dâm edilmiş olsaydı zannederim ki, koca Millet Meclîsi, meşrû i’dâm edilen adamların evlâtlarına böyle hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş tahsîs etmez. Bu pek bedîhî bir şeydir ki, zavallı Kemâl Bey merhûm o merim Dîvân-ı Harbin bîgayrîhakkin dûçârı gadri olmuştur ve o gadri takdir buyuran Heyet-i Celîle’niz de onun yetim evlâtlarına maâş tahsîs etmek sûretiyle gayrî meşrû olduğunu âleme i’lân ediyor. Hayır, bu kâfi değildir, illâ bir kayıt konulmak hususu eğer tasvîbinize iktirân ederse tabiî, encümen bunda sizinle berâberdir.

HAFIZ MEHMED B. (Trabzon) — İstanbul Dîvân-ı Harbi tâbirini kâmilen kaldıralım, esbâk Boğazlayan Kaymakâmı merhûm Kemâl Bey ailesine maâş verilecektir diyelim.

HAKKI HAMİ B. (Sinob) — Şimdi efendim her hâlde İstanbul’daki Dîvân-ı Harbler – Yani İstanbul’da bi’t-tabî birçok Dîvân-ı Harbler vardı. Binâ’en-aleyh bu teşekkül eden dîvân-ı harblerden hangisi tarafından i’dâm edildiği zikredilirse, te’mîn-i maksâda kifaâet eder zannederim. Malûm-ı âlileri Dîvân-ı Harbler – al’el-ekser Dîvân-ı Harb Riyâsetlerinde bulunanların ismi ile yâd edilir, meselâ Kürd Mustafâ (Nemrûd Mustafâ sadâları) yahûd Nemrûd Mustafâ Dîvân-ı Harbi denir. (Evet sesleri) Merhûm Kemâl Bey, hangi Dîvân-ı Harb tarafından verilen karar üzerine i’dâm edilmiştir? Bilmiyorum. (Nâzım Paşa sesleri) O hâlde (Nâzım Paşa Dîvân-ı Harbi tarafından) cümlesiyle ifâde edilirse zannederim maksâdı te’mîn eder. Hangi Dîvân-ı Harb tarafından i’dâm edilmişse bendeniz onun isminin zikredilmesini teklîf ederim.

ABDÜLKADİR KEMÂLİ B. (Kastamonu) — Efendim, gayrî meşrû kaydının konulmasına lüzum yoktur. Çünkü Kemâl Bey i’dâm edildiği zamân, İstanbul işgâl altında bulunuyor ve gayrî meşrû bir hükûmet hükümran oluyordu, Kemâl Beyin i’dâmıdır ki, Anadolu’daki harekât-ı millîyyenin başlangıcına sebebiyyet vermiştir ve bu Büyük Millet Meclîsi, Kemâl Beyin i’dâmının netîcesinde doğmuştur. Kemâl Bey, Anadolu’da kendi hâliyle çalışan, kendi istiklâli için çalışan ve uğraşan ve kan döken bir hâlkın ilk kurbânı oldu, millî mefkûrenin ilk kurbânı oldu. Kemâl Bey i’dâm edildikten sonra Anadolu’da harekât başladı ye hakîki düşmânlar Anadolu’ya karşı ve İstanbul’a karşı Kemâl Bey’in i’dâmından sonra tecâvüzünü arttırdı ve her tazyîkin bir aksi olur kâideşiken tevfîkân Anadolu kuvvetleri vücûd buldu. Binâ’en-aleyh hidemât-ı vatâniyye tertîbinden Kemâl Bey’in yavrularına maâş tahsîsine dâir yapılan kânûnda gayrî kânûnî i’dâm, gayrî meşrû Dîvân-ı Harbler kaydını koymaya bence kat’iyen lüzum yoktur.

REİS — Müzakerenin kifayetine dair bir takrîr vardır.

MUSTAFA KEMÂL B. (Ertuğrul) — Efendim bir noktayı arz edeceğim. Hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş alanlara bin kuruştan fazla tahsîs edilmemesi hakkında…

REİS — Zaten bin kuruş değildir, beş yüz kuruştur. Efendim müzakerenin kifayetini kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. Müzakere kâfi görülmüştür. Tâdil takrîrleri vardır. Okunacak :

Riyâset-i Celîle’ye

Müzakere kâfidir. (Gayrî kânûnî müteşekkil Nâzım Paşa Dîvân-ı Harbi) kaydının ilâvesini teklîf eylerim.

Erzincan Mebusu Emin

Riyâset-i Celîle’ye

İşbu maddeye (Gayrî kânûnî ) kaydının ilâvesiyle tadîlini teklîf eylerim.

14 Teşrinievvel 1338

Kırşehir Mebusu

Müfid

Riyâset-i Celîleye

Madde-i kânûniyyede maslub merhûm Kemâl Bey ailesi efradına tahsîs edilen beşer yüz kuruş maâşlar gayrî kâfi olduğu cihetle beherine yedi yüz ellişer kuruş olmak üzere tezyîdini teklîf ederim.

13 Teşrinievvel 1338

Burdur Mebusu

İsmail Subhi Soysallı

Riyâset-i Celîle’ye

Maddenin ber-vech-i zir kabûlünü teklîf eylerim.

Madde 1. — “Şehîd-i millî Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in refîkasiyle…. ilâ” şeklinde maddenin tâdilen kabûlünü teklîf eylerim.

Sinob Mebusu

Hakkı Hami

REİS — Efendim, Hakkı Hami Bey’in takrîrini reye vaz’ediyorum. (Zevcesi densin, sesleri)
HAKKI HAMİ B. (Sinob) — Efendim, bendeniz zevce tâbirini kabûl ediyorum.
REİS — Efendim, Hakkı Hami Beyin takrîrini refîkası tâbiri yerine, zevce tâbirini koyarak tekrar okuyorum, reye vazedeceğim.

(Tekrar okundu.)

Bu tâdilnameyi kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın… Kabûl edilmiştir. Efendim diğer iki tâdilname vardır. Birisi Kırşehir Mebusu Müfid Efendinin, diğeri Erzincan Mebusu Emin Bey’indir. Bu takrîrin birisinde; (Gayrî kânûnî müteşekkil Nâzım Paşa Dîvân-ı Harbi) deniyor. (Lüzum kalmadı, sesleri) Bunu kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. Kabûl edilmemiştir.

HÜSEYİN AVNİ B. (Erzurum) — Şehîd-i millî tâbiri kâfidir, efendim.

MÜFİD Ef. (Kırşehir) — Benim takririmi reye koymayınız geri alıyorum.

REİS — Müfid Efendi takrîrini geri alıyorlar. Bir de İsmail Subhi Bey’in zamma müta’allik bir takrîri vardır.

(İsmail Subhi Beyin takrîri tekrar okundu.)

REİS — Bu takrîri kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. Kabûl edilmemiştir.

MAZHAR MÜFİD B. (Hakkâri) — Zaten reye konamaz.

REİS — Bütçe değildir, kânûndur. Bütçenin fasıllarını müzakere etmiyoruz. Esâsen kabûl edilmemiştir. Efendim maddeyi tâdil veçhile okuyacağım. Reyi âlinize vaz’edeceğim maddenin muaddel şekli.

MADDE 1. —Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in zevcesiyle üç çocuğuna hidemât-ı vatâniyye tertîbinden beşer yüz kuruş i’tibâriyle şehrî iki bin kuruş maâş tahsîs edilmiştir.

HÜSEYİN B. (Elâziz) — Şehîd-i millî olmaz.

REİS — Rica ederim efendim, mes’ele yoktur. Meclîs-i Âlinizce kabûl edilmiştir.

HAFIZ MEHMED B. (Trabzon) — İsimlerin maddeye derci lâzımdır.

REİS — Efendim, isimlerin maddeye yazılması da lâzım gelir diyorlar. Bendeniz kendi kendime isim teklîfini reye koyamam. Tâdil teklîfi olmalıdır, ki reye vaz’edebileyim.

HÜSEYİN B. (Elâziz) — Böyle şehîd-i millî tabiri olmaz efendim.

REÎS — Oturunuz yerinize rica ederim.

HAFIZ MEHMED B. (Trabzon).— İsimleri bilmiyoruz ki, tâdil teklîfini yapalım.

REİS — Efendim, isimlerin maddeye dercini Yozgad Mebusu Feyyaz Âli Bey teklîf ediyor. İsimlerin maddeye dercini kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. Kabûl edilmiştir, efendim.

Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in âilesine hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş tahsîsine dair Kânûn

MADDE 1. — Şehîd-i millî Boğazlayan Kaymakâm-ı esbâkı Kemâl Bey’in zevcesi Hatice hanımla kerîmeleri Müzehher ve Müşerref hanımlara ve mahdûmu Adnân Bey’e hidemât-ı vatâniyye tertîbinden beşer yüz kuruş i’tibâriyle şehrî iki bin kuruş maâş tahsîs edilmiştir.

REÎS — Maddeyi bu şekilde reyi âlinize vaz’ediyorum. Kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. Kabûl edilmiştir.

Madde 2. — İşbu kânûn târîh-i kabûlünden i’tibâren merîyy’ül-icrâdır.

REÎS – Efendim, Antalya Mebusu Mustafâ Bey’in bir takrîri vardır.

Riyâset-i Celîle’ye

İşbu kânûn bin üç yüz otuz sekiz senesi Martından muteberdir. Sûretinde tâdilini teklîf eylerim.

Antalya Mebusu

Mustafa

REÎS — Bu teklîfi reyi âlinize vaz’ediyorum. Kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. Kabûl edilmemiştir. Maddeyi rey-i âlinize vaz’ediyorum. Kabûl edenler lûtfen ellerini kaldırsın. İkinci madde kabûl edilmiştir. Efendim üçüncü maddeyi okuyoruz.

MADDE 3. — İşbu kânûnun icrây-ı ahkâmına Mâliyye Vekili me’mûrdur.

REÎS — Üçüncü maddeyi kabûl edenler lûtfen ellerim kaldırsın. Kabûl edilmiştir. Efendim; kânûnun heyet-i umûmiyyesini ta’yini esâmi ile reyi âlinize vaz’ediyorum. Lûtfen reylerinizi istimâl buyurun. (Ara istihsal edildi) Efendim Ankara Mebusu sabıkı Atıf Beye hidemât-ı vatâniyye tertîbinden bin kuruş maâş tahsîsi hakkındaki kânunun (169) reye vaz’ında zat reye iştirâk etmiştir.(8) Müstenkif (4) redde karşı (157) reyle kabûl edilmiştir. (Bravo sesleri)

HÜSEYİN AVNİ B. (Erzurum) — Yaşasın İttihâdçılar… (Handeler)

REİS — Efendim ruznamede yine bu suretle maâş tahsîsine dâir bir lâyiha-i kânûniyye vardır.
Bir maddeliktir. Arkadaşlardan bâzıları onun da bugün müzakeresini rica ediyorlar. (Münasip sesleri)

Efendim Boğazlayan Kaymakâm-ı sâbıkı Kemâl Bey âilesine hidemât-ı vatâniyye tertîbinden maâş tahsîsine dâir olan kânûnun ta’yin-i esâmi ile reye vaz’ında (162) zat reye iştirâk etmiştir. (7) Müstenkife karşı (155) reyle kabûl edilmiştir.

TUNALI HİLMİ B. (Bolu) — Reis Bey bir kelime söyliyeceğim. Zapta geçsin. Atıf Bey hakkında dört arkadaş ret reyi vermiştir.

REİS — Ricâ ederim, buna dâir hiçbir şeyi söyliyemezsiniz. (Gürültüler)

TUNALI HİLMÎ B. (Bolu) — Ricâ ederim, müsaâde buyurun söyliyeyim. O arkadaşlar bilsinler ki, Şemsi Paşa Atıf’ın kurşunu ile devrilmiştir. (Gürültüler, ayak patırtıları)

REİS — Herkes istediği gibi reyini verir…

(Sayfa: 404-405-406-407-408)
https://www.tbmm.gov.tr/…/TU…/TBMM/d01/c023/tbmm01023119.pdf

[1]    TBMM’nin bu oturumuna Mustafâ Kemâl Paşa değil, reîs-i sânî (ikinci başkan) sıfatıyla Dr. Adnan (Adıvar) başkanlık etmiştir.

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Millî Şehid Kemâl Bey Hakkında 14 Ekim 1922 Tarihli TBMM Tutanakları