Yapılan istatistik çalışmalarına göre; 2019 yılında dünyada en çok ziyaret ettiği edilen müze Fransa’nın Louvre Müzesi’dir. Bu yıl Louvre’yi toplam 9.600,000 kişi ziyaret etmiştir. Bu müzede toplam 35.000 eser 72.735 metrekarelik bir alanda sergilenmektedir.
Türkiye’de ise 2019 yılında en çok ziyaret edilen müze İstanbul Ayasofya Müzesi olmuştur. Müzenin 2019 yılı toplam ziyaretçi sayısı 3.727.361’dir. 2019 yılında Türkiye’de en çok ziyaret edilen diğer müzeler ve bu müzelerin ziyaretçi sayıları şu şekildedir;
2- Konya Mevlana Müzesi: 3.464.155.
3- Topkapı Sarayı Müzesi: 2.364.946.
4- Nevşehir Hacı Bektaş Müzesi: 592.727.
5- Ankara Cumhuriyet Müzesi: 515.309.
6- İstanbul Arkeoloji “Müzeleri”: 427.643.
7- Gaziantep Zeugma Müzesi: 367.395.
8- Sivas Atatürk ve Kongre Müzesi: 345.760.
9- Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi: 327.695.
10- Diyarbakır Cahit Sıtkı Tarancı Evi Kültür Müzesi: 305.629.
Görüldüğü üzere 2019 yılında en çok ziyaret edilen 10 (on) müzemiz bu şekildedir. Bu 10 (on) müzemizin toplam ziyaretçi sayısı ise 12.438.620’dir. Dolayısıyla müzelerimiz “1 (bir)” müze olan Louvre’yi ziyaretçi sayısında 2.000.000 farkla geçmiştir. Bu geçiş “10 (on)” müzeyle sağlanabilmiştir.
Ayrıca dünyada en çok ziyaret edilen 10 (on) müze arasına medeniyetler yuvası olan Türkiye’den herhangi bir müze girememiştir. Dolayısıyla müzecilik alanında eksikliklerimiz olduğu söylenebilir.
Bu eksiklerin en büyük sebeblerinden biri ülkemiz için büyük problemlerden biri haline gelen liyakat meselesidir. Maalesef birçok önemli kurumda alanında uzman olmayan kişiler bulunmaktadır. Bu kişiler müze ve kültür sanat kurumlarımızda da kendini göstermektedir.
Memleketimizde tarım uzmanı kültür kurumlarının kritik noktalarında, ekonomi uzmanı kültür kurumlarının kritik noktalarında, kimya uzmanı kültür kurumlarının kritik noktalarında görev alabiliyor. Elbette kimyacı, ekonomici, tarımcı kültür kurumlarının işleyişi için lazım olabilir! Fakat kültür kurumlarının önemli noktalarına kültür sanat alanında uzman kişilerin gelmesi şarttır. Aksi durumda uzman olmayan kişi sadece gelen kağıtlara imza atar ya da matematiksel hesap yapar. Özetle günlük siyasete hizmet eder. Dolayısıyla müzelerle alakalı en önemli bir konumda yönetici olan kişi, müze konusunda eğitim almamışsa, müzecilik, sanat ve tarih literatürüne hakim değilse üstelik bu literatürlerle alakalı günceli takip etmiyorsa nasıl katkı verebilir? Kültür ve sanat meselesi yabana atılacak bir konu mudur? Hiç şüphesiz kültür sanat alanında uzman kişilerin yöneticilik yapmasına ihtiyacımız vardır. Bilindiği üzere kültür sanat alanında uzman olan Osman Hamdi’nin Türk kültürüne yaptığı katkılar ve farkındalıklar ortadadır. Dolayısıyla tarih bize doğruyu göstermektedir.