İstanbul’un en işlek konumlarında yer alan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde “1 milyondan” fazla eser üç ana birimde sergilenir. Bu birimler: Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi, Çinili Köşk Müzesi’dir. Müzedeki eserler Anadolu’dan Arap Yarımadasına, Afrika’dan Balkanlara kadar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan medeniyetlere aittir. Müze ünlü Türk ressamımız ve Türk müzeciliğinin babası olan Osman Hamdi Bey tarafından 1891 yılında kurulmuştur. Yani Türkiye’nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır.
Yukarıda da bahsedildiği gibi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde 1 milyondan fazla özel eser yer almaktadır. Fakat müzelerin ziyaretçi sayısı Avrupa’daki kısıtlı sayıda esere sahip olan müzelerden bile düşüktür. 2019 yılının verilerine göre İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni “427.643” kişi ziyaret etmiştir. Bu ziyaretçi sayısı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde yer alan mühim eserlere göre oldukça düşüktür. Mesela; Kadeş Anlaşması’nın orijinal metni, Afrodit Heykeli, Eski Yunan Sergisi, Hermes Heykeli, Roma İmparatoru II. Valentinian’ın Heykeli, özetle Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu’na ait birçok eser, Anadolu Medeniyetleri’ne ait birçok şaheser bu mühim eserlere örnek olarak gösterilebilir.
Yukarıda İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin Avrupa’da kısıtlı sayıda esere sahip olan müzelerden bile daha az ziyaretçi sayısına sahip olduğu ifade edilmişti. Kısıtlı sayıda esere sahip olan Avrupa müzelerinden biri 2019 verilerine göre “1.700.000” ziyaretçi sayısına ulaşan Viyana Sanat Tarihi Müzesi’dir (Kunsthistorisches Museum). Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nde sergilen 17.000 eser Mısır Medeniyetine ait olup, toplam eser sayısı 50.000’i geçmemektedir. Müzede en çok dikkat çeken eserler ünlü ressamların ürettiği çeşitli tablo çalışmalarıdır. Bu tablolar elbette sanat tarihi açısından önemlidir fakat dünya haritasını, dünya sistemini, dünya yörüngesini çizen Roma ve Antik Yunan medeniyetlerine ait olan eserlerden daha önemli ve özel değildirler. Üstelik Viyana Sanat Tarihi Müzesi’nde sergilen 17.000 eserin sergilendiği topraklarla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yani tartışılır yollar sayesinde eserler Viyana’da sergilenmektedir. Fakat ne yazık ki bu müze ziyaretçi istatistiklerinde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin ziyaretçi sayısını üçe katlamıştır. Neden katlamıştır? Nasıl katlamıştır? İstanbul Arkeoloji Müzeleri dünyada müzecilik alanında hangi noktada? Bu sorular çoğaltılabilir ve tartışılır. Mühim olan bu sorulara sistemsel bir şekilde cevaplar bulup, bulunan cevaplar doğrultusunda çalışılarak İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni müzeler içerisinde hak ettiği yere getirebilmektir.
Ayrıca ifade etmekte fayda vardır: İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin hâlâ teknoloji çağında kendine ait bir internet adresi yoktur. Dolayısıyla sanal müze özelliği de yoktur ve müze hakkında bilgi kısıtlıdır. Birçok İstanbullunun bu müzelerden haberi de yoktur. Yani tanıtımsal problemler basitçe kendini belli etmektedir. Bu durum da ziyaretçi sayısına kesinlikle etki eder. Çünkü modern müzecilik anlayışında müzelere ilgiyi artırabilmek için; tanıtım, eğitim, ticaret, sosyal etkinlikler en düzeyde yapılmaktadır.
