Esir Türk Yurtlarında İkinci Perde

featured

 

Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan

Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan

Ziya Gökalp

Tarih boyunca milletler, yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin gördükleri topraklar için düşman addettikleri toplumları bulundukları yerlerden alıkoya gelmiştir. Bu tarihin akıncı olarak kaydettiği Türk milleti, gerek düşman baskısı sebebiyle gerekse yeni yurtlar  –Kızılelma-  edinmek hevesiyle yer değiştirmiştir. Çin Seddinden Adriyatik Denizi kıyılarına, Viyana kapılarından Afrika topraklarına kadar akınlar düzenlemiştir. Gittiği her yerde ismini ve dahi cismini bırakan Türkler, sınırlarını çizmekte zorlandığımız topraklarda egemen olmuş ve yeni yerleşimler kurmuştur. Fakat en başta bahsettiğimiz düşman kuvvetleri, gittiğimiz her yerde izimizi sürerek kendi menfaatleri için bizleri uzaklaştırmak niyetini taşımışlardır. Bilhassa Osmanlı Devletinin hüküm vaktinde giderek genişleyen Türk coğrafyası, Cihan Harbi neticesinde yad ellere kalmıştır. Öte yandan Osmanlı’nın batıda ilerleme çabaları doğudaki Türk topraklarını güçsüz kılarak Rus ve Çin egemenliğini güçlendirmiştir. Öyle ki bugün Orta Asya Türk Cumhuriyetleri dışında milyonlarca Türk, bu zalimlerin boyunduruğu altındadır.

Cihan devleti Osmanlı’nın son devirlerinde faal hale gelen Türk milliyetçileri, yüz yılı aşkın bir süredir esir Türk yurtlarının refahı ve özgürlüğü için mücadele etmektedir. Ziya Gökalp’in mefkûresi, Enver Paşa’nın Türkistan’ın özgürlüğü uğruna şehadete yürümesiyle taçlanmamış mıdır? Bu kutlu mefkûreye can verenler bugünün milliyetçilerinin gözünde kahramanlık timsalidir.

Bizler, bugün Çin zulmü altındaki Doğu Türkistan’ı, Farisilerin boyunduruk vurmaya kalktığı Güney Azerbaycan’ı ve Rusya’nın hukuksuzca işgal ettiği Kırım’ı esir Türk yurdu olarak görmekteyiz. Ancak gözlerimiz artık açılmıştır. Daha geniş bir perspektiften bakabilmekte ve Suriye’deki Türk varlığını görebilmekteyiz. Oysa bugüne kadar Suriye esir Türk yurdu olarak görülmemiştir. Elbette Fransız hükmü ve Baas rejiminin kanlı baskısı günümüze dek bu perdenin aralanmasına engel olmuştur. Baba ve oğul Esad, niçin Türk araştırmacıların ülkeye girişlerinize müsaade etmemiştir? İşte bugün biz bu meselenin açıklığa kavuşması için mücadele ediyoruz. Peki, Suriye ne zamandır bizim?

Yapılan kısmi araştırmaların ekseriyetine göre Türklerin Suriye topraklarına gelişi, Abbasiler devrinde paralı asker olarak başlamıştır. Ancak zamanla bölgede güçlenen Türk unsurlar hâkimiyeti ele alarak müstakil devletler kurmuştur. İşbu devletlerin ilk örneği olarak Tolunlular ve İhşidler’i görürüz. Abbasi Halifeliğine katkıları sebebiyle üst düzey yetkiler elde eden atalarımız, Mısır içlerine dek ilerleyerek burada Memluk Devletini kurmuştur.[1] Asya steplerinden gelen göçler ile birlikte giderek güçlenen Türk hâkimiyeti önce Selçuklu ardından Osmanlı devrinde altın çağını yaşamıştır.

Bugün Suriye olarak adlandırılan bölgede Türkler, Halep, Rakka, Lazkiye, Golan ve daha pek yerde yerleşim kurmuştur ve yüzlerce yıl bu topraklarda yaşamıştır. Osmanlı sicil kayıtlarında hangi boydan kimlerin yaşadığı aşikârdır.[2] Bugün hâlâ devam eden Türk varlığı, ne yazık ki Osmanlı’nın savaşı kaybetmesiyle düşman ellere esir düşmüştür ve Suriye adını almıştır.

Suriye’nin bir devlet ve dolayısıyla ayrı bir coğrafya olarak adlandırılması I. Cihan Harbinden sonra galip devletler tarafından başlatılmıştır. Oysa bildiğimiz Suriye sınırının ne tarihi ne de coğrafi anlamı yoktur. Prof. Dr. Mustafa Kafalı’ya göre Akdeniz kıyısındaki Basit Burnu’ndan Irak’ın Musul şehrine çizilecek düz bir hattın kuzeyi Anadolu’ya ait olup adı da Güneydoğu Anadolu’dur.[3] Görüyorsunuz ki Osmanlı’dan sonra esir vaziyeti alan soydaşlarımız için esir, sahibi olduğumuz topraklar için esir Türk yurdu ifade kullanmakta hiçbir beis yoktur. Bu mesele, derin ve çetrefillidir. Suriye’de dünya gücü olmuş devletlerin çıkarlarını ve tüm baskıları göz ardı ederek mücadelemize devam edeceğiz. Burada bahsedemediğimiz pek çok husus da siz kıymetli okuyucunun takdirine bırakılmıştır. Dipçede verdiğimiz kaynaklar malumat edinmek adına elzemdir diyoruz.  Dileriz ki Türk yurtları bir bütün olsun. Cihan mülkün, mülk Türk’ün olsun.

[1] Ali Bademci, Suriye’de Türkmenler ve Bayır Bucak, s.40, İstanbul 2014.

[2] Faruk Sümer, Oğuzlar, İstanbul 2016.

[3] Dr. Esat Arber, Suriye Türkmenleri Platformu, s.27, İstabul 2012.

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Esir Türk Yurtlarında İkinci Perde