Son bir haftadır Türkiye gündeminin en çok konuşulan isimlerinden biri kuşkusuz Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’dur. Neden gündemde? Öncelikle konuyu hatırlayalım.
Geçtiğimiz hafta 6’lı masa 9 saat süren toplantıyla 10. defa bir araya geldi. O toplantıda kamuoyu ne konuşulduğunu çok merak ediyordu. Yapılan görüşme ve alınan kararlar, çizilen yol haritasının ardından, Ahmet Davutoğlu’nun yaptığı; “Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar doğrudan karar süreçleri içinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar” açıklaması gündemi bambaşka bir yere taşıdı. Halbuki herkes birbirine merakla “6’lı masanın Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak?” sorusunu soruyordu.
Gelecek Partisi İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen, Ahmet Davutoğlu’nun da katılacağı basın toplantısına ben de davet edildim. Yağmurlu bir İstanbul gününde, kullanmayı çok sevdiğim, vatandaşları yakından takip ettiğim, sohbet olduğu zaman kulak misafiri olduğum toplu taşımayla Yakacık’tan Bakırköy’e doğru yola çıktım. Bir taraftan etrafı izlerken diğer taraftan da Ahmet Davutoğlu’na soracağım soruyu düşünmeye başladım. 2017 Referandumunda Başkanlık sistemini destekleyen “Evet” diyen ve bunlarla ilgili tweet atan Ahmet Davutoğlu’na soracağım soru da kafamda canlanmaya başlamıştı. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, 7 Ocak 2023 tarihinde Twitter hesabından konuyu gündeme getirmiş ama “Basın” Muharrem İnce’nin açıklamalarıyla pek ilgilenmemişti.
Ahmet Davutoğlu’na soracağım sorunun kafamda şekillenmesinin ardından basın toplantısını beklemeye başladım. Yaklaşık 3 saat gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu’na “Geçtiğimiz günlerde Muharrem İnce, Başkanlık sitemine ‘Evet’ dediğiniz tweetleri gösterek; “Bugün seçilecek olan Cumhurbaşkanı bizden izinsiz karar alamaz” diyenler, bu cesareti 2017 referandumunda neden göstermediniz. Yoksa o zaman Tayyip Erdoğan’ın sözünün dışına çıkmaktan mı korkuyordunuz?” şeklinde bir açıklama yaptı. Konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ne söylemek istersiniz?” Diye sordum.
Ahmet Davutoğlu’nun tarafıma verdiği cevabı aynen aktarıyorum: “15 Temmuz olayı yaşandı. Ardından, karşı çıktığımız Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, meclise sunulduğu gün, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gidip, bu konudaki muhalefetimi, kendisine bunun doğurabileceği sonuçları, Türkiye’de sizi yüzde 1’e mahkum edecekler, Türkiye’nin siyasetini küçük bir partiye ipotekleyecek, demokratik katılım zayıflığını… şuanda bütün karşı çıktığımız ne varsa 17 sayfalık bir metin halinde, 5 Aralık 2016 günü kendisine verdim. Meclise o gün sunuldu. 3 saate yakın konuştuk. Uyardım! Bu birinci aşama…
İkincisi, benimle hareket eden bütün Milletvekilleri, birçok arkadaş, mesela İbrahim Turan, partinin istişare yaptığı bütün toplantılara katıldılar ve bu konuda görüşmelerimizi ifade ettiler.
Üçüncüsü, Düşün 15 Temmuz’un etkisinden yeni çıkmışız ve 15 Temmuz darbe teşebbüsü karşısında, o psikolojik ortamda biz parti içinde bunun bütün kanallarını kurtardık. O günkü kanalların hemen hemen tamamını, bu konudaki kaygılarımı anlatmak üzere program için arattım, hiç birisi cesaret edemedi. Şimdi Eski Başbakan olarak bu kudreti görebilirsin ama üzerimde bir medya ambargosu var. Sadece şu anda iktidarı destekleyen bir gazete, ben de eskiden orada köşe yazarlığı yaptım, 28 Şubat şartlarında bir mücadele alanı seçerek, o gazeteyi ikna edebildim. 2 saate yakın mülakat yapıldı. Sadece şu başlıkla verebildiler, “Kaygılarım var” Böyle bir ortamda bizim yapabileceğimiz şeylerin sınırları var. Başbakanlıktan, 8, 9 ay önce herkesin artık komplo olarak gördüğü, kumpasla, girişimle alınmış bir Başbakanın, medyaya çıkması yasaklanmış bir siyasetçinin, aklında her türlü suçlamanın yapılabildiği ama kendisini savunma imkanı bile verilmediği bir siyasetçinin yapabileceği şeylerin sınırı var. Çok kolay şimdi konuşmak. Neden o zaman konuşulmadı? Bir taraftan da 15 Temmuz darbesinin etkilerinin geçmesini ve hala bir sarsıntı hissedildiği için özenle, korumaya çalışıyorsunuz devletinizi, siyasetinizi…”
Ahmet Davutoğlu’nun verdiği cevap bu şekilde, tarafıma verdiği cevapta “Kaygılarım var” başlıklı mülaktınıda merak edenler için buraya bırakıyorum: https://www.aljazeera.com.tr/haber/davutoglu-kaygilarimi-cumhurbaskanina-ilettim
Yazımı Fyodor Dostoyevski’nin şu sözüyle noktalamak istiyorum; “Zamana güven, her şey unutulur.”
14 Ocak 2023 – Yakacık
Türkiye Cumhuriyeti 26. Başbakanı Ahmet Davutoğlu – Gazeteci Gökhan İlhan
