Suriye’de Türklüğün Gür Sesi: Genç Türkmenler

featured

Arap baharının başlamasıyla birlikte sarsılmaya başlayan Baas rejimi, ardından vuku bulan kanlı iç savaş, bugün Suriye’yi küresel ölçekte farklı bir konuma taşımıştır. Başlangıçta bir iç savaş olarak doğan çatışmalar dış siyasi ve askeri güçlerin belli çıkarlar uğruna taşeron örgütlerini sahaya sürmeleriyle kanlı bir savaşa dönüşmüştür. Birçok Suriyeli vatanını terk etmek mecburiyetinde kalırken Türkmenler büyük oranda bölgeden ayrılmayarak savaşmayı göze almışlardır. Nitekim Halep, rejim tarafından işgal edilirken – ki bu esnada Türkiye’de Rus büyükelçi öldürülmüştü, bölgedeki Türkmen mücahitlerin tahliyesi hususu yokuşa sürülecek olmuştu.- Türkmen komutan Firas Paşa ve emrindeki askerler Halep’ten son kadın, son çocuk çıkmadıkça asla şehri terk etmeyeceklerini bildirmişlerdi. Bakınız henüz yazımızın başında bahsi geçen bu vaka Halep’in Türkmenler tarafından yurt tutulduğunun net bir delilidir. Hülasa yurt, onu savunanlarındır.

Gelelim bizim meselemize… Suriye, kendi içinde parçalanmış bir haldeyken çeşitli etnik grupların varlığı kendini iyiden iyiye gösterir oldu. Baas rejiminin bölgedeki asimile politikası her grubu Arap olarak göstermek üzerineydi. Bölgede yaşayanların aktardıklarına bakılırsa değil Türkmen kimliğini kullanmak bunu düşünmekte dahi tereddüt eder halde bir Türkmen nüfusu mevcuttu. Fakat büyük devletler ve güdümündeki rejim ne kadar inkar ederse etsin tarihi gerçekler ve objektif saha çalışmaları ülkedeki Türkmen varlığını gözler önüne sermektedir. ORSAM’ın[1] rakamlarına göre Suriye’de çoğunluğu Halep, Hama, Humus, Lazkiye, Şam vilayetlerinde olmak üzere 3.5 milyon civarında Türkmen yaşamaktır. Bunların büyük bir kısmı Türkmen olduğunun bilincinde ve Türkçeyi aktif olarak konuşmaktayken bir kısmı milli kimliğinin farkında olduğu halde Türkçe konuşmayı bilmemektedir. Elbette bu durumun sorumluları kendileri değil yaşadıkları Arap mahalleleri ve bitmek bilmeyen baskıdır. Savaşın baş göstermesiyle birlikte bozulan düzen ve başkaldırı Türkmenler arasında milli bilinç uyandırmıştır. Suriye bölgesinde yüzyıllardır yaşayan Türkler, kendi varlıklarının farkına vararak ivedilikle harekete geçmişlerdir. Bu hareketin başlangıçta silahlı mücadelenin ötesine geçmediğini söylemek pek tabii mümkündür. Fakat yıllar geçmesine rağmen dinmeyen kan, bitmeyen savaş ve sahaya sürülen yeni piyonlar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde asayişi sağlaması kültürel mücadeleye başlamak gerektiğinin sinyallerini vermiştir.

Bayırbucak’tan Cerablus’a, Afrin’den Çobanbey’e bilhassa gençler arasında bir Türkmen milli uyanış hareketi başlatılmıştır. Söz konusu gençler için bölgedeki gözlemlerimiz neticesinde şunu söyleyebiliriz: Vakti zamanında rejim tarafından kimliklerinin bastırıldığının ve Türk kanı taşıdıklarının, taşıdıkları kanın yüklediği vazife ve anadilleri olan Türkçe’nin artık bir baskı unsuru değil bir kimlik nişanesi olduğunun şuurundadır. Bu şuur, tavır olarak gerek evlerde gerek mahallede gerekse mecliste yansıtılmakta ve yaşatılmaktadır. Buna binaen yükselen Türklük şuurunun, bölgedeki güç dengelerini de hızla değiştirdiği aşikardır. Nitekim Suriye Türkmen Meclisi Eski Başkanı Abdurrahman Mustafa, Suriye Geçici Hükümetinin başına geçmiştir. Öte yandan bahsi geçen Türkmen Meclisi, Türkmenlerin geleceği hususunda önemli kararların alındığı bir merci haline gelmiştir. Her manada ve her çevrede küçük bir kıvılcımın duvarları yalayan alevlere dönüşerek bir ev sarması misali büyüyerek devam etmektedir. Türkmen gençlerin kıvılcımın büyümesindeki rolleri tartışmaya sanırız açık değildir ve olmamalıdır. Mütemadiyen gözlenen gelişim ve hareket özellikle Halep’e bağlı Çobanbey kasabasında Genç Türkmenler Hareketi ismi ile gün be gün yayılmakta ve sosyal siyasi her mecrada kendini ispatlama çalışmasına girmektedir. Hareketin temel amacını savaştan önce birbirinden habersiz yaşayan Türkmen gençleri arasında kültürel, siyasi, sosyal bağlar kurarak birlik ve direniş göstermek olarak tanımlayabiliriz. Gençler kendilerini kültürel alanda geliştirmeye çalışmaktadır ve bunun için Türkiye Türkleri ile işbirliği yapma gayreti göstermektedir. Milli duruşun öncelikle milli kültüre sahip çıkmakla başlayacağının farkında olan Genç Türkmenler okumalarını ve tavırlarını bu yönde şekillendirmektedir. Gayretleri takdire şayandır ve diğer tüm esir Türk yurtlarında örnek teşkil etmelidir.

Bugün yalnız sosyal medya platformlarında aktif olan Genç Türkmenler umulur ki yarın birliğe, beraberliğe ve tam teşkilatlanmaya ulaşacak ve gelecek kutlu günlerin, milli birliğin altına imza atan bir bağımsızlık temsilcisi olacaklardır. Hak Teala bildikleri yoldan ayırmasın, onları muzaffer kılsın. Amin.

[1] Ortadoğu Araştırmaları Merkezi

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Suriye’de Türklüğün Gür Sesi: Genç Türkmenler