Hiçbir aşırılığını görmedim. Arasıra içki ve pek nadiren de sigara içerdi. İtidalli yaşıyordu. Hattâ Mısır’daki bir alışkanlığını burada da terketmedi. Orada bulaşıcı hastalıklar pek yaygın olduğu için, bütün sebze ve meyvalan permanganat içinde temizledikten soma yermiş. «Birçok arkadaşım bu yüzden öldü, benim sağ kalmam bu ihtiyatım sayesindendir» derdi. Burada da sebze ve meyvalan permanganat içinde mikropsuz hale getirip yemekten vazgeçmedi.
– Peki, bir soru daha: Ölümünü nasıl öğrendiniz?
– Bu çok acı ve beklenmedik bir darbe oldu. Ölümünden önce hiçbir rahatsızlığı ve şikâyeti yoktu. Sapasağlamdı. Taksim’de Şehit Muhtar Caddesinde Sülün Palas Apartmanında oturuyordu. Geceyarısı bir fenalık gelmiş, yanında çalışan hizmetçi kızı alt kattaki Doktor Semih Sümerman’a yollanmış. Doktor hemen gelmiş ve bir iğne yapmış. Sonradan öğrendiğimize göre ciğere kan hücum etmiş. Yirmi dakika sürmüyor, gözlerini hayata kapıyor.
Ertesi gündü, o zaman talebe olan Dr. Külâhlıoğlu geldi. Yüzü solgun, hareketleri ağırdı. «Size acı bir haber vereceğim. Doktor Rıza Nur bu akşam vefat etti» dedi. Donup kaldık. Hiç beklemediğimiz bir şeydi bu. Soma hazırlandık ve zevcemle birlikte Rıza Nur’un son ziyaretine gittik.