Son Hıçkırık filmi nerede çekildi? Son Hıçkırık filmi konusu ve oyuncuları.

featured

Son Hıçkırık filmi bu akşam TV’de yayınlanacak. 1 Ocak 1970 tarihinde vizyona giren Dram, Duygusal türünde olan Son Hıçkırık nerede çekildi?, Son Hıçkırık oyuncuları kimler, Son Hıçkırık konusu ne? İşte Son Hıçkırık hakkında merak edilen ayrıntılar haberimizde…

Son Hıçkırık filmi oyuncuları

Ertem Eğilmez yönetmenliğinde çekilen Son Hıçkırık filminin oyuncularının bir bölümünü şu isimler oluşturuyor: Kartal Tibet, Hülya Koçyiğit, Metin Serezli, Ahmet Turgutlu, Akif Coşkun, Münir Özkul, Önder Somer, Güzin Özipek, Faik Coşkun, Nezihe Güler, Ali Demir, Kaya Volkan, Hayri Esen, Jeyan Mahfi Tözüm, Necdet Mahfi Ayral, Erdoğan Esenboğa…

Son Hıçkırık konusu

Son Hıçkırık konusu ‘Toccata ve Füg, Re minör BWV 565’ (1703/07) (Johann Sebastian Bach). Kitapların tozunu alıyorlar. Ancak genç kızın aklı başka yerde.
Handan; “Ferhat Dayı, söyler misiniz bana, bu karşıki köşk nedir kuzum?”
Ferhat; “Öyle bir köşk işte.”
Handan; “Hayır, ‘öyle bir köşk’ değil. Bu evde önem verilen, daha doğrusu lafından bile kaçınılan bir yer orası.”
Ferhat; “İyi ya sen de lafını etme öyleyse.”
Handan; “E, ama meraktan öleceğim. Geleli 4 ay oldu. Babama sordum, sustu. Sana sordum, başını önüne eğdin. Kimindir orası? Niçin boş? Niçin panjurları hep kapalı ve en önemlisi neden bizim evde bu eski köşkün sözünü bile etmek yasak?”
Ferhat; “…”

Aynı isimli romanın (‘Son Hıçkırık’-Birinci basım, 1955) (Kerime Nadir) (7. baskı, 1977) (İnkılâp ve AKA Kitabevleri) renkli Yeşilçam uyarlaması. Ama birkaç isim dışında hiçbir benzerlikleri yok.
“Seni çok seviyorum//Her zaman seveceğim//Bin kalbim olsa sana//Hepsini vereceğim.” (Şekip Ayhan Özışık). Jenerikte Kenan ve Nalân’ın şarkısı.
50’lerde Çamlıca’daki köşk. Kenan Bey ve yardımcısı Ferhat Dayı’dan başka kimse yok. Kapı, yalnızca gazete ve dergileri getiren Postacı Ali Demir’e açılıyor. Yıllardır, tek ziyaretçileri, ‘rahmetli’ Nalân’ın aziz hatırası.
Kenan yaşlanmış. ‘Saçlarına kır düşmüş, pudralı koca bir bebek gibi’ (sf. 60 ve 129). 30 yıl önce mutluluk ve acıyı peş peşe yaşamış.
Evleneceklerdi. Ama ‘ebedi ayrılık’ bir kâbus gibi üzerlerine çökmek üzere. Meğer komşu köşkten İlhami de genç kıza tutkunmuş! Tam nikâh saatinde “Bir başkasını sevmeni, O’nun olmanı kabul edemiyorum” diye itirafta bulunuyor.
Oysa Nalân’ın ilgisi sadece ‘bir kardeş gibi’. İşi geçiştirmeye çalışır. Keşke delikanlının bakışlarındaki karanlığı anlayabilseydi.
İmzalar atılmış. Gelin ve damat bulutlarda uçuyorlar. Bir rüya görmediklerini, kulaklarından önce dudaklarına fısıldayacakken İlhami’nin tabancasından çıkan üç kurşun genç kızı yere serer.
Kenan; “Nalân, ben de ölürüm seninle.”
Nalân; “Hayır sevgilim, sen yaşayacaksın. Bu aşk yuvamızda beni bekleyeceksin. Ve ben buraya, sana geleceğim. Her gece bu saatte. Bulutlardan eğilip senin temiz alnını öpeceğim. Yıllar geçecek, ağaran saçlarına ellerimi uzatacağım.”
Sonraki onlarca yılda Kenan için zaman durmuş gibi. Sular kararıncaya kadar yaptığı tek şey karısının resmini seyretmek. Saat sekizde bahçedeki yerini alıyor. Burası birbirlerine sevgilerini söyledikleri köşe. Birazdan gelinliği ile Nalân gökyüzünden geliyor. Ferhat, üşümesin diye Kenan’ın paltosunu getirene kadar beraberler. İki aşığı elleri ile büyütmüş yaşlı adam.
Günler böyle geçerken bir mektup her şeyi değiştirir. Konya Kız Lisesi Müdiresi Nezihe Güler ‘bir talebe için’ yardım istiyor. “Bu çocuk kısa aralarla ana ve babasını kaybetti. Yaptığım soruşturma neticesi Handan’ın hayatta kalan tek akrabasının siz olduğunuzu öğrendim.”
Nalân’ın kız kardeşinin çocuğuymuş. Kahramanımız önceleri karşı çıksa da kısa zamanda yumuşuyor. Ferhat “İçime öyle geliyor ki ‘Nalân’ın ağlattıklarını Handan güldürecek’. Gel, alalım şu zavallı kızı” diyordu.
“L’aigle Noir (Dédié Á Laurence)” (1970) [Barbara (Monique Andrée Serf)]. Konya’dan köşke gelişleri Paul Mauriat’nın “Comme J’ai Toujours Envie D’aimer” albümündeki (1971) melodi ile. ‘Erkek çocuk dayıya, kız çocuk teyzeye benzer’ misali Handan, Nalân’ın kopyası.
Kenan, genç kıza ‘enişte’ değil ‘baba’ olacakmış.
O gece ‘karısından teşekkür alır’. Paltosunu artık Ferhat değil Handan getiriyor!
‘Dead Ringer’daki (1964) (André Previn) ‘The Dog Attacks’. Bahçeden eve dönerken kalbini tutup tökezlemesi kötü şeylerin belirtisi.
Doktor Bülent ‘bazı yasak ve ilaçlara dikkat etmesi’ için uyarıyor. Handan da ‘tıbbiyeye devam edecekmiş’.
Bu sırada evdeki kuralları öğreniyoruz. Yan köşkle ilgili soru sormak, hatta oraya bakan pencereleri açmak yasak. Kenan’ın Nalân için yaptığı bestenin çalınması da.
Yağmurlu bir günde, okuldan dönerken bu ‘yasak köşk’e sığınır Handan. Tüm mobilyalar çarşaflarla örtülü. Duvarda Nalân’ın kocaman bir resmi asılı; “İlhami ağabeye sevgilerimle.” Orada bir Piyade Asteğmen ile tanışır. İlhami’nin oğlu Ferit. ‘Oğlan dayıya, kız teyzeye’nin istisnası olarak babasına tıpatıp benziyor. Yurt dışından yeni gelmiş ve 5 gün sonra çok çok uzaklara, Kore’ye, savaşa gidecekmiş.
Bu arada İlhami’ye ne olduğunu öğreniyoruz. ‘Yabancı bir ülkede, vatan hasreti içinde ölmüş’.
O beş günde (Handan’ın deyimiyle ‘az bir zaman sayılmayan 120 saatte’) birbirlerine sevdalanırlar. (Bülent’in karşılık bulmayan evlenme teklifi de bugünlerde).
Paul Mauriat Orkestrası’nın ‘Le Passager De La Pluie’ (1971) uzunçalarındaki ‘All Kinds Of Everything’ (1970) (Derry Lindsay / Jackie Smith). Ferit, cama taş atarak genç kızı bahçeye çağırıyor. Birkaç saatlik kısa sürede özlemiş ve bir gül verecekmiş!
Her gün beraberler. Aşklarını ‘fal bakan, bakla döken’ Güzin Özipek, ‘fala falan hacet kalmadan’ anlamış. “Bak bu delikanlıcağız sana vurgundur ha, bilesin” diyor.
Dördüncü gün. ‘Ayrılık’ (Necip Celal Andel) tangosu ile dans ettikleri Faik Coşkun’un kır kahvesinde evlenmeye karar verirler.
Ferit; “İzin ver bu akşam babanla konuşup O’nun rızasını alayım. Parmağımda bir nişan halkanı olsun taşıyayım giderken.”
Handan; “Bilmem ki! Babam sizin evin lafını bile yasaklamıştır bize. Sanırım ailelerimiz arasında büyük bir kırgınlık var.”
Ferit; “Bizim aramızda da büyük bir aşk.”
Henüz iki aile arasındaki sorunu bilmiyorlar.
‘Paul Mauriat Orkestrası’nın ‘Le Passager De La Pluie’ 33’lüğündeki (1971) “C’est La Vie, Lily” (1969) (Joe Dassin). Handan sevinç içinde pencereye çıkmış. Ferit’e beklendiğini müjdeliyor.
Kenan, damat adayını görünce kıyamet kopar; “Katil, katilin oğlu.” Bu karmaşada kızının payına bir tokat düşer.
Sonrasında Ferhat Dayı, Handan’a; Genç kız da Ferit’e geçmişteki sırrı anlatıyor. İki sevgili, her şeye karşın birlikte olmaya karar veriyorlar.
Kore Savaşı sırasında aşkları mektuplaşarak büyür. Ferit’in elinde (silah değil) kalem, Handan ise dolaştıkları yerlerde.
‘Arabesque’teki (1964) ‘Aquarium Scene/Dream Street’ (Henry Mancini). Falcı, kötü bir şeyler görmüş “Hiç üzülmeyesin, silesin gözünün yaşını” diye önemsizleştiriyor. ‘7 gün mü, 7 hafta mı’ sonra kavuşacaklarmış!
Her Gün Gazetesi’nin haberine göre “Kore’den ilk kafile dönüyor”. Haydarpaşa’daki Asteğmen Kaya Volkan, Ferit’i tanıyormuş. “Başınız sağ olsun” diyerek genç kızı perişan eder.
Ancak kahramanımız ölmemiş. Köşkteki ışığa koşan Handan’a çok soğuk davranır. Kovmaktan beter ediyor. Oturduğu koltuktan kalkmaz bile. Neden böyle yaptığını sonra anlıyoruz. Meğer savaşta ayakları yaralanmış! Yürüyemiyor!
‘Dead Ringer’daki (1964) (André Previn) ‘The Morgue’. Bu kez de elinde tabanca, Kenan gelmiş. Kızına yaptıkları için Ferit’i öldürecekti, koltuk değneklerini görünce vazgeçer. Burada Nalân işe karışıyor. “Aşkımızı Onlar devam ettirsinler. Bu benim büyük ve son arzum.”
Handan o kızgınlıkla Bülent’in teklifini kabul eder. Nikâhtan hemen önce gerçeği öğrenince Haydarpaşa’da sevdiğine yetişir. Gençler kavuştuklarında Nalân ve Kenan göklere gidiyorlardı.
Kenan; “Nalân çok ıstırap çekiyorum. Bu azap ne zaman dinecek? Allah, bizi ebedi huzur dünyasında buluşturmayacak mı?”
Nalân; “Istırapların dinecek sevgilim.”
“Bir gün kaparsak//Gözlerimizi//Son hıçkırık göklerde//Buluşturacak bizi.”

‘Zorba’daki (1964) ‘Life Goes On’ (Mikis Theodorakis). Evlilik ve ayrılık yıldönümü. Handan, teyzesi için yapılan besteyi piyanoda çalıp Belkıs Özener’in sesi ile söylüyor.
Kenan; “Yeter kes! Bu şarkıyı çalmana kim izin verdi? Bu evde bu şarkı çalınamaz. Hele böyle bir günde asla. Bu şarkı benim bağrımda gömülüdür.”
Yine de ‘Son Hıçkırık’, filmde 5 kez söylenmiş!
(Yazan: Murat Çelenligil)

Son Hıçkırık filmindeki karakterler

Kartal Tibet (Ferit/İlhami)
Hülya Koçyiğit (Handan/Nalan)
Metin Serezli (Kenan)
Ahmet Turgutlu (Kır Kahvecisi)
Akif Coşkun (Kapıcı)
Münir Özkul (Ferhat Dayı)
Önder Somer (Doktor Bülent)
Güzin Özipek (Falcı)
Faik Coşkun (Lokantacı)
Nezihe Güler (Müdüre)

Son Hıçkırık filmi için sözlükte neler dediler?

Son Hıçkırık hakkında ekşisözlük yazarlarından bazıları şunları söyledi:
kerime nadirin bir romanı, ilk romanlarından hıçırıkın 18 yıl sonra yazılmış devamıdır. yeşilçam konusunu bir hayli değiştirip filmleştirmiştir bu romanı. zira romanda handan, ilk romandaki nalan ın kızı olup nalanın üvey kardeşi ve de büyük aşkı olan kenanla evlenir. kenan tam anlamıyla kavuşamadığı *sevgilisinin bedenine ona tıpa tıp benzeyen kızıyla evlenerek kavuşur.(nalan’ın ağlattığını handan güldürür) yıllar önce ölmüş * olan nalan da ete kemiğe bürünmüş bi hayalet olarak dünyaya döner, üçü beraber mutlu mutlu takılırlar, arada dedektifçilik oynarlar ,olaylar gelişir…

eskilerden bir nesrin sipahi parçası.

seni çok seviyorum
her zaman seveceğim
bin kalbim olsa sana
hepsini vereceğim

bir gün kaparsak gözlerimizi
son hıçkırık göklerde
buluşturacak bizi

kara kader bir gün çok
görürse sevgimizi
allah ayırmıyacak
ahrette ikimizi

bir gün kaparsak gözlerimizi
son hıçkırık göklerde
buluşturacak bizi

Son Hıçkırık filmi nerede çekildi?

1 Ocak 1970 tarihinde vizyona giren Son Hıçkırık filminin nerede çekildiği çok merak ediliyor. Film hakkında detayları sinematurk, beyazperde ve imbd gibi portallardan öğrenebilirsiniz.

İçindekiler

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Son Hıçkırık filmi nerede çekildi? Son Hıçkırık filmi konusu ve oyuncuları.