1944 dâvâsında sanık pozisyonundaki Türkçülerin nasıl işkenceler çektiği, ne tür baskılara marûz kaldığı birçoğumuzun ezberindedir. Bu yazımda, işte bu Türkçülerden birinin uğradığı saldırılar sonrasında bir feryadını, bir acı hatırasını sizlere sunacağım. Kimin mi? Orhan Şaik Gökyay‘ın…
Be kavim kardaşlar, be yirmi üçler
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim;
İsnat oldu bize acayip suçlar,
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim…
Arnavut’tan reis, Boşnak’tan vali,
Ne idüğü besbelli bir Hasan Âli,
Üstüne tüy dikti tasdik-i âli
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim..
Yokmuş Türk, ermeni, rum, çıfıt farkı,
Üstelik türedi bir de puşt ırkı,
Çingenle bir oldu merd Türk’ün narkı,
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim..
Mısır’dakinden beter bir sağır sultan,
Hak sözü duymaz da aslâ top atsan,
Bir “ehhe”yi duyar rus radyosundan,
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim..
Vaktiyle şan verdik yedi düvele,
O şan-u şerefi savurduk yele,
Benzedik vatanda yedi kat ele,
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim..
Sen kesmez kılıçsın, paslı çeliksin,
Hainsin, canisin, Yüzelliliksin
Türk’üm de,mahkeme ananı s..sin..
Vazgeldim soyumdan ben Türk değilim..
29/30 Eylül gecesi 1945
saat:11.25
Orhan Şaik Gökyay
Nejdet Sançar‘ın bu şiire yorumu
Beğenmediğim bir iki cümlesini çıkardıktan sonra: “Müthiş edebî bir hiciv, bir namussuzluklar serisinin acıklı bir hikâyesi, şımarık bir ruha indirilen hak ettiği bir sille” diye hulâsa edebilirim.
Nejdet Sançar
Daha önceden çok kez duyurusunu yaptığım 1944 dalâveresiyle ilgili kitap çalışmalarım tamamlanmak üzere ilk kitabı 60 gün içerisinde yayımlayacağım. 1944 dalâveresiyle ilgili her şeyi gün yüzüne çıkarılmasını Türkçüler için önemli bir görev olarak görüyorum. Benim bununla ilgili çalışmalarım devam edecek, dilerim başka arkadaşlar da yeni bilgileri ve belgeleri gün yüzüne çıkarır. Bu davet eli kalem tutan bütün Türkçülere…
Tarih bu dâvânın mesulû ahlâksızları ve kahramanlarını hak ettiği yerinde anacaktır!