Saraçhane’de “Demokrasi Nöbeti” Devam Ediyor

featured

Geçtiğimiz haftalarda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmiş ve beraberinde siyasi yasak getirilmişti. Türkiye’nin gündeminde konu sıcaklığını korurken, vatandaşlar Saraçhane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi binası önünde 26 Aralık 2022 tarihinden itibaren saat 19:00-22:00 aralığında 30 gün sürecek olan “Demokrasi Nöbeti”ni tutmaya başladı.

Bu kış kıyamette, o vatandaşların derdi ne idi? Merak edilenleri sormak, birinci ağızdan sözleri kamuoyuna doğru bir şekilde aktarmak amacıyla, konuyu yakından takip etmek için Saraçhane’nin yolunu tuttum.

Demokrasi için mücadele eden, demokrasi aşığı vatandaşlara sorularımı yönelttim. Avukat Ali Gül’e merak edilen soruları yöneltirken, Yaprak Öner, Berke Demirlenk, Alp Özaslan ve Ömer Faruk Aslan’a çok kısa olan “Neden buradasınız?” sorusunu sordum. Her biri içtenlikle cevapladı.

Gökhan İlhan : “Demokrasi Nöbeti”nin amacı, ilkesi nedir?

Ali Gül: Demokrasi Nöbeti’nin temel amacı, Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda yaşanan yargı darbesine karşı vatandaşlar olarak bir ses çıkarmak, bunu kabul etmediğimizi, buna karşı tepkimizi insanlara göstermektir. Bu yargı darbesine karşı bizim oyumuzu muhalefetin korumasını beklerdik ama maalesef yapamadılar. Biz de, “Nasıl, ne yapabiliriz?” büyük bir etkimiz olmasa bile, tarihe adımızı yazdıralım ve Türkiye adım adım Azerbaycan benzeri tümüyle otokrat rejime doğru giderken, birilerinin buna karşı çıktığını gösterelim istedik. Biz buraya sıradan vatandaşlar olarak geliyoruz. Burada birkaç tane ilkemiz var, hiçbir siyasi partiyle bağımız yok, hiçbir siyasetçiyle bağımız yok. Sevmiyoruz onları ve burada bulunurken, slogan olmaması, yürüyüş, gösteri vb. bulunmaması, afiş, pankart vs. bulunmaması bizim için önemli. Yaptığımız şey toplantı ve gösteri kanununun dışına çıkmaması için bunu yapıyoruz. Bizim burada olmamız insan olmaktan kaynaklı bir hakkımız, biz burada gösteri de yapmıyoruz. Her gün geleceğiz. İşi, gücü olan insanlarız. Üç saat burada duracağız sonrasında gideceğiz. 30 gün sürecek. Ne kadar çok insan bizimle olursa, o kadar çok sesimizi duyurmuş oluruz. Çünkü şunu biliyoruz, bu konu eğer muhalefetin iç çekişmeleri yüzünden bizim oylarımıza yapılan bu açık darbe geri plana itilirse bunun devamı da gelecektir. O yüzden bu duruma karşı durmak gerektiğini düşündük, arkadaşlarımızla beraber böyle bir şey yapalım. Geliyoruz Saraçhane’ye bu ikinci gün, bundan sonraki 28 günde bir sıkıntı yaşamazsak geleceğiz.

Gökhan İlhan: Demokrasi Nöbeti ile ilgili CHP’den, İyi Parti’den yada Millet İttifakı’ndan herhangi bir destek açıklaması yapıldı mı?

Ali Gül: Hayır herhangi bir destek açıklaması yapılmadı. Ben net bir şekilde kamuoyuna duyurduğum ve konunun net bir şekilde anlaşıldığı bize herhangi bir şekilde açıklama yapmadılar. Benim partili olan tanıdığım arkadaşlarım da var. Onlar teşekkür ettiler ama parti adına herhangi bir şey yapamayacaklarının altını çizdikleri için, onlar adına bir şey diyemem. Biz sıradan vatandaşlar olarak kalmayı uygun buluyoruz ama gönül ister ki, muhalefet partileri bu nöbeti tutsun. Onlardan beklediğimiz bir konuydu bu, onlar yapmadı. Biz en azından elimizden geldiğince yapıyoruz ama muhalefet partilerinden beklentimiz, sadece bize destek olmaları değil, bizim oylarımızı bizzat onların korumalarıdır. İşi siyaset yapmak olan siyasi parti kadrolarının koruması lazım bizlerin oylarını, bizim değil. Vatandaşa düşmemeli bu iş bence…

Gökhan İlhan: Demokrasi Nöbeti’nde İkinci gününüz, sizler için bazı medya kuruluşları tarafından “Ekrem İmamoğlu için Saraçhane’deler” vb. başlıklar atıldı, kamuoyunda bu tür bir yansımalar oldu, birilerinin adamı mısınız?

Ali Gül: Hayır değiliz. Sosyal medya’da net bir şekilde yazdım: Biz Ekrem İmamoğlu’na niçin destek olalım? Ekrem İmamoğlu, 50 yaşını devirmiş, güzel bir aileye sahip, gayet varlıklı bir insan. Kendisine bugün siyaset yasağı getirilirse tabi ki üzülür, tabi ki bir mağduriyet yaşar ama Ekrem İmamoğlu bugün siyaseti bıraksa güllük, gülistanlık hayatını ömrünün sonuna kadar devam ettirir. Burada destek olunması gereken biziz, Ekrem İmamoğlu’nun bize destek olmasını bekleriz. Hatta bir tweetimizi beğenmiş ondan tabi ki daha çok destek bekleriz. Bizim oylarımıza sahip çıkmak en temelde oy verdiğimiz kişi olan kendisinin görevidir. Biz kimsenin adamı değiliz. Buraya Ekrem İmamoğlu’na destek olmak için gelmedik. Kendi oylarımızı korumak için, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize vermiş olduğu bir görev var, buna layık olmak için, bu sorumluluğu omuzlarımızda hissetiğimiz için geldik ve duruyoruz. Dediğim gibi biz siyasetçileri sevmiyoruz. Zaten benim sosyal medya paylaşımlarımda, arkadaşlarımın paylaşımlarında Ekrem İmamoğlu hakkında, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında veya Meral Akşener hakkında son derece olumsuz yorumlar bulabilirler. Bu siyaset üstü bir mesele, biz Ak Partili vatandaşları da bekliyoruz. Ben Ekrem İmamoğlu’na oy verdim fakat aynı seçime Ak Partili vatandaşlarla girdik. Onların da iradesi çalınıyor. Onlar da Binali Yıldırım’a oy verdi. Birlikte bir seçime katıldık ve o seçimin sonucunda seçilen belediye başkanı atanmış bir yargıç tarafından görevinden alınıyor. Bu sadece bize yapılmış bir hakaret, bizim irademizin çalınması değil, Ak Partili vatandaşların da iradesinin çalınması demek. Ben onları da buraya davet ediyorum. Geldikleri zaman görecekler ki onlar gibi sıradan insanlarız. Siyasetçilerin birbirimizi düşmanlaştırmasına alışığız ama buraya gelip görseler bizden herhangi bir şekilde nefret etmeyeceklerine eminim. Sadece Ak Partili vatandaşlar değil, İstanbul’da oy kullanan herkesi buraya davet ediyorum.

Gökhan İlhan: Ekrem İmamoğlu’nun yalnız kaldığını veya yalnız bırakıldığını düşünüyor musunuz?

Ali Gül: Siyasi partilerin yaşananlara gerekli tepkiyi vermediğini düşünüyorum. Bu eğer Ekrem İmamoğlu’nun yalnız bırakılması anlamına geliyorsa, evet. Burada yalnız bırakılan sadece Ekrem İmamoğlu değil, biziz. Aslında biz yalnız bırakılıyoruz.

Gökhan İlhan: Bugün burada sayınızın çok kalabalık olmadığını görüyorum. CHP Gençlik Kolları’ndan sizleri desteklemeye gelen oldu mu? Muhalefete yakın bazı medya grupları Ekrem İmamoğlu’nun yalnız bırakıldığını düşünüyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ali Gül: Birinci ve ikinci gününde gelen olmadı. Eminim ilerleyen günlerde geleceklerdir. Çünkü siyasi partilerin içerisindeki insanlar da bence bu sürecin doğru yönetilmediğini düşünüyor. İnsanlar zaten tepkilerini sosyal medya üzerinden de veriyor. Henüz gelen olmadı ama ilerleyen günlerde gelecek insanlar olacaktır. Ekrem İmamoğlu’nun yalnız bırakılmasından kasıt muhalefet partilerinin yaşanan bu yargı darbesine karşı yeterli tepkiyi vermemiş olmasıysa, kesinlikle bu tepki verilmedi. Saraçhane’de bir miting yapılarak koca İstanbul Büyükşehr Belediye Başkanı’nın akıl almaz bir kararla görevinden edilmesi, siyasi yasak getirilmesi karşısında bu şekilde tepki verilmemeli.

Gökhan İlhan: Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasak, geçmişte Recep Tayyip Erdoğan’a verilen hapis cezası ve siyasi yasak ile eş değer tutuluyor. Recep Tayyip Erdoğan ardından karşımıza başbakan olarak çıktı. Sizce aynı süreç mi işliyor? Bu konudaki düşünceniz nedir?

Ali Gül: Ben aynı sürecin işlemediğini düşünüyorum. O dönem Türkiye, demokrasiye doğru giden bir memleket yani İstibdattan, demokrasiye doğru giden memleketti. Bugün Türkiye, demokrasiden istibdata doğru giden bir memleket ve aynı şeylerin gerçekleşmesinin çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Eğer ki burada bizim oylarımıza yeterince sahip çıkılmazsa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın görevden alınması seçimden önce içten bile değil. O saatten sonra siyasi yasak geldikten sonra önümüzdeki seçimin kesinlikle kazanılacağı vs. düşünenler bence yanılıyor. Bu seçimin kaybedilme ihtimali oldukça yüksek ve bu seçim kaybedilirse Ekrem İmamoğlu hakkında da siyasi yasak gelirse, herhalde Ekrem İmamoğlu’da uzunca bir süre siyasi konularda geri planda kalacaktır. Bir şeyin benzer olması sürecin aynı şekilde işleyeceğini gerektirmez. Şu anda Türkiye başka bir Türkiye’ye, başka bir yere gidiyor, götürülmeye çalışılıyor. O zaman başka bir Türkiye vardı ve o gün verilen tepkilerden anlaşılıyor. Türkiye demokratikleşmeye çalışan bir ülkeydi. Bugün tam tersi kapalı bir rejime doğru gidiyoruz maalesef. Erdoğan hakkında verilen karar da benzer bir hukuksuzluktu. Şu çok acı, o gün o durumu yaşayan insanlar gelip aynısını yapıyorlar. Üzülerek bakıyorum. Tayyip Erdoğan o gün yaşadıklarını gerçekten hatırlıyor ise bugün bunu yapmakta nasıl beis görmez? şaşırtıcıda değil aslında ama yazık çok üzüntü verici.

Yaprak Öner: Hukuka, yargıya atılmış darbe olduğunu düşündüğüm için buradayım. Vatandaş olarak yapmam gerekeni yapıp sandığa gidip kendi belediye başkanım için oy verdiğim aday seçilmiş olsun ya da olmasın, iki seneryoda da sandığa gidip oy kullandım. Bu halkın seçmiş olduğu çoğunluğun şuanda görevden alınma ihtimali beni gerçekten üzen bir ihtimal ve vatandaş olarak benim ne yazık ki bu ülkede yapmam gereken sorumlulukların bitmediğini görüyorum. Ellerinde çok fazla imkan olmasına rağmen bugüne kadar insanların harekete geçmesini vatandaş olarak bekledim açıkçası ama Twitter’da böyle bir eylemin gerçekleştiğini, bir fiilin gerçekleştiğini görüp yine burada bir sorumluluk almak istedim. Çünkü kendi vermiş olduğum oyun arkasına ben sahip çıkacak bir birey olarak durmazsam başkalarının açıkçası o karara sahip çıkmadığını gözlemledim. Hukukun gelişmesine herhangi bir desteğimiz olursa bir şekilde halkın birbirini motive etmesi anlamında bir desteğimiz olursa burada bulunuyor olmanın da güzel sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Bu herhangi bir şekilde parti meselesi değil benim gözümde. A partisinden, B partisinden her bireyin buraya gelip gerçekten çoğunluğun kullandığı oya sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Beni de burada tutan sebeplerin başlıca kaynağı budur.

Berke Demirlenk: Türkiye şu anda çok kritik bir eşikte. Çevremde yaşça büyük akrabalarımdan dolayı çok fazla Ak Partili insan var. Ben 10-12 senedir bu insanlarla esaslı bir tartışmanın içindeyim. Biz hiçbir konuda uzlaşamasak dahi en azından konuşmayı şöyle bitirebiliyorduk, “Seçime şu kadar zaman var. Sandıkta görüşürüz. Millet karar verecek” konusunda hemfikir olabiliyorduk. Biz kendi aramızda, demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, sivil toplumun, demokrasiye katılım formunu tartışmaya başlamamız gerekirken maalesef en temel olanın sandığın bile tehdit altında olduğu bir durumla karşı karşıyayız. Dolayısyla bu bizim vatandaşlık görevimiz. Burada bulunmak zorundayız. İzmir’de bulunduğum için ilk seçimde Ekrem İmamoğlu’na oy vermedim. Çok umutsuz bir muhaliftim o zamanlar. İkinci seçimde oy verdim. Benim annem ise oy vermedi ikinci seçimde dahi Binali Yıldırım’a oy verdi. Annem bile Demokrasi Nöbeti’ne gelirken başımıza bir şey gelmesin, hem de muvaffak olalım diye dualarla uğurluyor. Bu sadece Ekrem İmamoğlu’na oy verenlerin meselesi değil, Türkiye’de eğer sandıkla bir şeylerin değişebileceğine dair inanç yok olursa bunun vebalini kimse kaldıramaz. Bu beni çok korkutan bir ihtimal. Dolayısıyla ben bu endişelerinden dolayı buradayım.

Alp Özaslan: Bu ülkede yapılan hukuksuzluklardan, haksızlıklardan bıkmış bir Türk genciyim. Bir yandan okuyor, diğer taraftan çalışıyorum. Günlük hayatımın içerisinde, bu haksızlığa karşı durulduğunu görmedim. Bizim oylarımızla seçmiş olduğumuz Ekrem İmamoğlu’nu atanmış bir yargıç görevinden aldı, siyaset yasağı verdi ve bizi temsil etmesini umduğumuz muhalefet partilerinden beklediğimiz tepkiyi göremedik. Biz de “Demokrasi sadece sandıkta değildir” diyerek sesimizi duyurmak için; öğrenciler, çalışanlar, sıradan vatandaşlar olarak buraya geldik. Bu davanın, bu kararın geri çekilmesini istiyoruz. Bizi bugün burada toplayan şey, bu yapılan hukuksuzluktur. Biz buraya tüm vatandaşlarımızı davet ediyoruz. Muhalif vatandaşlarımızı, apolitik vatandaşlarımızı, Ak Partili vatandaşlarımızı da davet ediyoruz. Biz bu seçime hep beraber girdik. Hep beraber oyumuzu kullandık, irademizi gösterdik. Bu seçimin yok sayılması iradeye ve haysiyete hakarettir. Gelin hep birlikte hakkımızı savunalım.

Ömer Faruk Aslan: “Neden buradasın” çok güzel bir soru. İleride çocuklarımın yüzüne bakmak için buradayım. Torunlarımın yüzüne bakmak için buradayım. Ben bugün burada kendi adalet duygumu tatmin ediyorum. Aynı zamanda da bir şeylerin artık karşısında durmamız gerektiğini düşünüyorum ve bunu en güzel gösterebileceğimiz şeklin bize anayasamızın verdiği çerçeve olan bu protesto hakkı olduğunu düşünüyorum. Biz burada ne slogan atıyoruz. Ne çevreye bir zarar veriyoruz. Durarak hem tepkimizi belli ediyoruz, hem de yeni insanlar tanıyarak yalnız olmadığımızı keşfediyoruz. En çok bu hayatta önem verdiğim değerlerden biri hak, hukuk, adalet ve kendim de hukuk fakültesi öğrencisiyim. Dolasıyla kendi ideallerimin peşinden koşmak için benim bugün burada olmam gerekiyordu. Sosyal medyadan gördüm eylemi, kütüphanede ders çalışıyordum, önümde vizelerim var. Fakat, bazı şeyler derslerimden daha önemli, bazı şeyleri ideallerim için yapmam gerekiyor. O yüzden geldim.

Haber : Gökhan İlhan

 

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Saraçhane’de “Demokrasi Nöbeti” Devam Ediyor