Eski Eser Kanunları: Osmanlı ve Çağdaşı Batılı Devletler Hakkında Düşünceler 4

featured

Devletler topraklarında taşınır veya taşınmaz tarihi eserlere verilen tahriplerin yanı sıra bu eserlerin çalınmasını önlemek için çeşitli kanunlar çıkarmak ve uygulamak zorundadır. Bu doğrultuda Osmanlı İmparatorluğu da ilk kanunu 1869 yılında çıkarmıştır. Âsâr-ı Atika olarak adlandırılan kanun, dönem bürokratlarının sanat ve sanat eserine bakışından dolayı oldukça yetersizdir. Bu kanunda izinsiz kazı yapılamayacağı, yurt dışına izinsiz eski eser götürülemeyeceği gibi büyük başlıklar yer almıştır. Yani mantıklı ayrıntılı maddelere yer verilmeyerek, 7 maddelik yetersiz bir nizamname ortaya konmuştur. Dolayısıyla Osmanlı ülkesindeki talanların önüne geçilememiştir.

Bu Âsâr-ı Atikayı 1874, 1884 ve 1906 yıllarında güncellenen Âsâr-ı Atikalar takip etmiştir. Tüm bu kanunlar arasında en donanımlı ve kapsamlı olarak ise 1884 ve 1906 yıllarında çıkarılanları sayabiliriz. Ayrıca Osman Hamdi Bey’in bu donanımlı kanunlardaki büyük payının altını çizmekte fayda vardır. Çünkü daha önceki kanunlarda yabancı danışmanların ve müze müdürlerinin art niyetlilikleri belli noktalarda açıkça görülmektedir. Dolayısıyla Osman Hamdi Bey’in değeri daha çok anlaşılmaktadır.

Art niyetli eylemlere örnek verecek olursak: Bilindiği üzere Osmanlı’da ilk müze 1846 yılında Fethi Ahmet Paşa’nın girişimleri ile kurulmuştur. (Ayasofya Camisi arkasında yer alan Harbiye ambarı olarak kullanılan Aya İrine Klisesi’nde Mecmuaa-i Esliha-i Atika ve Mecma-ı Âsâr-ı Atika adında iki bölümden oluşturulan bu müze Osmanlı’nın ilk müzesidir.)

Müze 1869 yılında açılmış, müdür olarak İngiliz Mr. Goold atanmıştır. Goold’un çalışmaları ile ilk kanun yani Âsâr-ı Atika 1869 hazırlanmıştır. Goold öldükten sonra Avusturyalı Terenziyo müdürlüğe atanmıştır. Terenziyo’nun ajan olduğu anlaşıldıktan sonra görevden alınmıştır. Daha sonra ise Alman Dethier 1872’ de müze müdürü olmuştur. Dethier’in bu görevdeki en önemli çalışmasından biri 1874 tarihli Âsâr-ı Atika Nizamnamesi olmuştur. Fakat gariptir ki bu nizamnamedeki maddenin biri çok ilginçtir. Madde şöyledir; Kazı yapılan yerde çıkarılan eserlerin 3/1’i arazi sahibine, 3/1’i kazı yapan kişiye, 3/1’i devlete verilecektir. Bu maddede Alman Dethier biraz kimi kesime kıyak geçmiştir! Tabi bu kıyakta dönemin bürokratlarının da payı vardır. Dethier 1881 yılında ölmüş yerine Osman Hamdi Bey atanmıştır. Osman Hamdi Bey talanın farkında olan bir Türk olarak gerçek manadaki kanunları çıkarmayı görev bilmiş, Türk müzeciliğinde ve sanatında derin izler bırakmıştır. Mantıklı kanunlar çıkarmasındaki payının yanı sıra Osmanlı Müzesini yani Müze- Hümayun’u dünyanın sayılı müzeleri arasına sokmuştur. Ayrıca ilk kapsamlı Türk arkeolojik kazılarda onun sayesinde yapılmış, Osmanlı topraklarındaki yabancı kazıların elinden geldiği kadar köküne kibrit suyu dökmeye çalışmıştır. Ayrıca müze nizamnamesi ve yeni müze binalarının yapılması da Osman Hamdi Bey sayesinde olmuştur.

Osmanlı’nın kısa eski eser kanun çalışmaları ve çeşitli faaliyetleri yukarıda da bahsettiğimiz şekilde seyir etmiştir. Dolayısıyla 1906 yılına ait kanun oldukça geniş kapsamlı ve ayrıntılı tanımlara sahiptir, günümüz mantıksal eski eser kanununun temelini oluşturur.

Avrupa da ise kanunlaşma çalışmaları hemen hemen Osmanlı’yla aynı tarihlere denk gelir. Batı özentileri ve psikolojik eziklik hastalığına kapılan kimi sözde aydın ve kesimlerin aksine eski eser kanun tarihleri Osmanlı ile Avrupa devletleri arasında birbirine yakındır. Belirtmekte fayda vardır Avrupa’da eski eser kanunları ulusal devletleşmeyle birlikte oluşturulmaya başlanmıştır. Mesela İngiltere’de 1861 tarihinde, Almanya’da 1871 tarihinde (Almanya’nın siyasi coğrafyası o dönemde karışıktır.) Fransa’da 1840 tarihinde eski eser kanunu oluşturulmuştur. İtalya’da ise sanatla alakalı çalışmalar her dönem yoğun olduğundan eski eser kanunlaşma çalışmaları 1600’lü yıllara kadar gitmektedir. Fakat o dönemde küçük devletçikler halinde olan İtalya’da gerçek manada kanun 1865 yılında çıkarılmıştır. Fakat bu tür kanunlar çıkaran Avrupalıların gariptir ki Osmanlı topraklarındaki ve kimi devlet topraklarındaki talanları durmamıştır. Müzelerinde sergiledikleri eserler bu talanların en önemli örnekleri sayılabilir.

Hatasıyla doğrusuyla eski eser alanında kanunlar çıkarmak memleketler için önemlidir. Fakat çıkarılan kanunları uygulamak hepsinden önemlidir.

Yararlanılan Kaynaklar:

  • Çal, Halit, “Osmanlı’dan Cumhuriyete Eski Eserler Kanunları”, Dr. Kazım Yaşar Kopraman’a Armağan, Ankara, 2005, 234-270.
  • Akçura, Nevin, “Türkiye ve Eski Eserler”, Mimarlık Dergisi, S. 8, 1972, 39-42.
  • Ünar, Şükrü, “Osmanlı Devleti’nde Eski Eser Anlayışının Doğuşu ve Gelişimi”, Asya’dan Avrupa’ya Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, S. 8, 2019, 67-75.
  • HISTORICAL PERSPECTIVE OF HERITAGE LEGISLATION BALANCE BETWEEN LAWS AND VALUES, International Conference, Niguliste Museum Tallinn, 12-13 October, Estonia, 4-151.

0
alk_la
Alkışla
0
sevdim
Sevdim
0
k_zg_n
Kızgın
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Eski Eser Kanunları: Osmanlı ve Çağdaşı Batılı Devletler Hakkında Düşünceler 4